Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ya, Sin.
2 (2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
3 (2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
4 (2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
5 (5-6) Bu, babalari uyarilmadigindan gafil kalmis bir milleti uyarman icin guclu ve merhametli olan Allah'in indirdigi Kuran'dir.
6 (5-6) Bu, babalari uyarilmadigindan gafil kalmis bir milleti uyarman icin guclu ve merhametli olan Allah'in indirdigi Kuran'dir.
7 And olsun ki, hukum cogunun aleyhine gerceklesmistir, bunun icin artik inanmazlar.
8 Boyunlarina, cenelerine kadar varan demir halkalar gecirmisizdir, bunun icin baslari yukari kalkiktir.
9 Onlerine ve arkalarina sed cekmisizdir. Gozlerini perdeledigimizden artik goremezler.
10 Onlari uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
11 Sen ancak, Kuran'a uyan ve gormedigi halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artik o kimseyi, bagislanma ve comertce verilecek bir ecirle mujdele.
12 suphesiz oluleri dirilten, islediklerini ve eserlerini yazan Biziz; herseyi, apacik bir kitabda saymisizdir. *
13 Insanlara, halkina elciler gelen kasabalari anlat:
14 Onlara iki elci gondermistik; onu yalanladiklari icin ucuncu biriyle desteklemistik. Onlar: «Biz size gonderildik» demislerdi.
15 Kasabalilar: «Siz de ancak bizim gibi birer insansiniz. Rahman da bir sey indirmemistir. Sadece yalan soyluyorsunuz» demislerdi.
16 (16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir; bize dusen ancak apacik tebligdir» demislerdi.
17 (16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir; bize dusen ancak apacik tebligdir» demislerdi.
18 Kasabalilar: «Dogrusu sizin yuzunuzden ugursuzluga ugradik; vazgecmezseniz and olsun ki sizi taslayacagiz ve bizden size can yakici bir azap dokunacaktir» demislerdi
19 Elciler: «Ugursuzlugunuz kendinizdendir. Bu ugursuzluk size ogut verildigi icin mi? Hayir; siz, asiri giden bir milletsiniz» demislerdi.
20 sehrin obur ucundan kosarak bir adam gelmis ve soyle demisti: «Ey Milletim! Gonderilen elcilere uyun.»
21 «izden bir ucret istemeyenlere uyun, onlar dogru yoldadirlar.»
22 «eni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O'na doneceksiniz.»
23 «'nu birakip da tanrilar edinir miyim? Eger Rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrilarin sefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar.»
24 Dogrusu o takdirde apacik bir sapiklik icinde olurum.»
25 «Şuphesiz ben Rabbinize inandim, beni dinleyin.»
26 (26-27) Ona «Cennete gir» denince, «Keski milletim Rabbimin beni bagisladigini ve beni ikrama mazhar olanlardan kildigini bilseydi! demisti.
27 (26-27) Ona «Cennete gir» denince, «Keski milletim Rabbimin beni bagisladigini ve beni ikrama mazhar olanlardan kildigini bilseydi! demisti.
28 (28-29) Ondan sonra milleti uzerine gokten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de degildik; sadece tek bir ciglik... o kadar, hemen sonup gittiler.
29 (28-29) Ondan sonra milleti uzerine gokten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de degildik; sadece tek bir ciglik... o kadar, hemen sonup gittiler.
30 Kullara yaziklar olsun! Kendilerine hangi elci gelse, onu alaya aliyorlardi.
31 Kendilerinden once nice nesilleri yok ettigimizi, onlarin bir daha kendilerine donmediklerini gormezler mi?
32 Hepsi huzurumuza getirileceklerdir. *
33 Iste onlara bir delil: Olu yeri diriltir ve oradan taneler cikarariz da ondan yerler.
34 Orada hurmaliklar ve uzum baglari var ederiz, aralarinda pinarlar fiskirtiriz.
35 Onun ve elleriyle yaptiklarinin urunlerini yesinler; sukretmezler mi?
36 Yerin yetistirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden cift cift yaratan Allah munezzehtir.
37 Onlara bir delil de gecedir: Gunduzu ondan siyiririz da karanlikta kaliverirler.
38 Gunes de yorungesinde yuruyup gitmektedir. Bu, guclu ve bilgin olan Allah'in kanunudur.
39 Ay icin de sonunda kuru bir hurma dalina donecegi konaklar tayin etmisizdir.
40 Aya erismek gunese dusmez. Gece de gunduzu gecemez. Her biri bir yorungede yururler.
41 (41-42) Onlara bir delil de: Soylarini dolu gemiyle tasimamiz ve kendileri icin bunun gibi daha nice binekler yaratmis olmamizdir.
42 (41-42) Onlara bir delil de: Soylarini dolu gemiyle tasimamiz ve kendileri icin bunun gibi daha nice binekler yaratmis olmamizdir.
43 Dilesek, onlari suda bogardik; ne yardimlarina kosan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi.
44 Ama katimizdan bir rahmet ve bir sureye kadar gecinme olarak onlari geri biraktik.
45 Onlari: «Gecmisinizden ve geleceginizden sakinin, belki acinirsiniz» dendigi zaman yuz cevirirler.
46 Zaten Rabbinin ayetlerinden herhangi biri kendilerine geldiginde ondan hep yuz ceviregelmislerdi.
47 Onlara: «Allah'in size verdigi riziktan sarfedin» denince inkar edenler inananlara: «Allah dileseydi doyurabilecegi bir kimseyi biz mi doyuralim? Dogrusu siz apacik bir sapikliktasiniz» derler.
48 «Dogru sozlu iseniz bildirin bu vaad ne zamandir?» derler.
49 Cekisip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek cigligi beklerler.
50 O zaman, artik ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine donebilirler. *
51 Sura uflenince, kabirlerinden Rablerine kosarak cikarlar.
52 «ah halimize! Yattigimiz yerden bizi kim kaldirdi?» derler. Onlara: «Iste Rahman olan Allah'in vadettigi budur, peygamberler dogru soylemislerdi» denir.
53 Tek bir ciglik kopar, hepsi, hemen huzurumuza getirilmis olur.
54 Artik bugun kimseye hicbir haksizlikta bulunulmaz. Islediklerinizden baskasiyla karsilik gormezsiniz.
55 Dogrusu bugun, cennetlikler eglenceyle mesguldurler.
56 Onlar ve esleri golgeliklerde, tahtlar uzerine yaslanmislardir.
57 Orada meyveler ve her istedikleri onlarindir.
58 Merhametli olan Rab katindan onlara selam vardir.
59 (59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
60 (59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
61 (59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
62 And olsun ki, o sizden nice nesilleri saptirmisti, akletmez miydiniz?
63 Iste bu, size soz verilen cehennemdir.
64 Bugun, inkarciliginiza karsilik oraya girin.
65 Iste o gun agizlarini muhurleriz, Bizimle elleri konusur, ayaklari da yaptiklarina sahidlik eder.
66 Dilesek, gozlerini kor ederdik de yol bulmaga calisirlardi. Nasil gorebilirlerdi?
67 Dilesek, onlari olduklari yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri donebilirlerdi. *
68 Uzun omurlu yaptigimizin hilkatini tersine cevirmisizdir. Akletmezler mi?
69 Biz ona siir ogretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir ogut ve apacik Kuran'dir.
70 Diri olan kimseyi uyarsin ve verilen soz de inkarcilarin aleyhine ciksin.
71 Kudretimizle kendileri icin hayvanlar yarattgimizi gormezler mi? Onlara sahip olmaktadirlar.
72 Onlari kendilerinin buyruguna verdik; bindikleri de, etini yedikleri de vardir.
73 Onlarda daha nice faydalar, icecekler vardir. sukretmezler mi?
74 Allah'i birakip da, kendilerine yardimi dokunur diye, baska tanrilar edindiler.
75 Oysa onlar yardim edemezler, ancak kendileri o tanrilara koruyuculuk icin nobet beklerler.
76 Bunlarin sozu seni uzmesin. Biz onlarin gizlediklerini de, aciga vurduklarini da suphesiz biliriz.
77 (77-78) Insan kendisini bir nutfeden yarattigimizi gormez mi ki hemen apacik bir hasim kesilir ve kendi yaratilisini unutur da: «Curumus kemikleri kim yaratacak» diyerek, Bize misal vermeye kalkar?
78 (77-78) Insan kendisini bir nutfeden yarattigimizi gormez mi ki hemen apacik bir hasim kesilir ve kendi yaratilisini unutur da: «Curumus kemikleri kim yaratacak» diyerek, Bize misal vermeye kalkar?
79 De ki: «Onlari ilk defa yaratan diriltecektir. O, her turlu yaratmayi bilendir.»
80 Yas agactan size ates cikarandir. Ondan ates yakarsiniz.
81 Gokleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya Kadir olmaz mi? Elbette olur; cunku O, yaratan ve bilendir.
82 Bir seyi diledigi zaman, O'nun buyrugu sadece, o seye «Ol» demektir hemen olur.
83 Her seyin hukumranligi elinde olan ve sizin de kendisine doneceginiz Allah munezzehtir.*
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يٰسٓۜ 1
وَالْقُرْاٰنِ الْحَك۪يمِۙ 2
اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ 3
عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ 4
تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ 5
لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ 6
لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلٰٓى اَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ 7
اِنَّا جَعَلْنَا ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ اَغْلَالاً فَهِيَ اِلَى الْاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ 8
وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ سَداًّ وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَداًّ فَاَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ 9
وَسَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ 10
اِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِۚ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَاَجْرٍ كَر۪يمٍ 11
اِنَّا نَحْنُ نُحْـيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْۜ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓي اِمَامٍ مُب۪ينٍ۟ 12
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً اَصْحَابَ الْقَرْيَةِۢ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَۚ 13
اِذْ اَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُٓوا اِنَّٓا اِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ 14
قَالُوا مَٓا اَنْتُمْ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۙ وَمَٓا اَنْزَلَ الرَّحْمٰنُ مِنْ شَيْءٍۙ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا تَكْذِبُونَ 15
قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ اِنَّٓا اِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ 16
وَمَا عَلَيْنَٓا اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ 17
قَالُٓوا اِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ اَل۪يمٌ 18
قَالُوا طَٓائِرُكُمْ مَعَكُمْۜ اَئِنْ ذُكِّرْتُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ 19
وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ 20
اِتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْـَٔلُكُمْ اَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ 21
وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ 22
ءَاَتَّخِذُ مِنْ دُونِه۪ٓ اٰلِهَةً اِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنّ۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا يُنْقِذُونِۚ 23
اِنّ۪ٓي اِذاً لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ 24
اِنّ۪ٓي اٰمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِۜ 25
ق۪يلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَۜ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْم۪ي يَعْلَمُونَۙ 26
بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ 27
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلٰى قَوْمِه۪ مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِل۪ينَ 28
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ خَامِدُونَ 29
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِۚ مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ 30
اَلَمْ يَرَوْا كَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ اَنَّهُمْ اِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ 31
وَاِنْ كُلٌّ لَمَّا جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ۟ 32
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الْاَرْضُ الْمَيْتَةُۚ اَحْيَيْنَاهَا وَاَخْرَجْنَا مِنْهَا حَباًّ فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ 33
وَجَعَلْنَا ف۪يهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا ف۪يهَا مِنَ الْعُيُونِۙ 34
لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ۙ وَمَا عَمِلَتْهُ اَيْد۪يهِمْۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ 35
سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ 36
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الَّيْلُۚ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَاِذَا هُمْ مُظْلِمُونَۙ 37
وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ 38
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَد۪يمِ 39
لَا الشَّمْسُ يَنْبَغ۪ي لَـهَٓا اَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا الَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِۜ وَكُلٌّ ف۪ي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ 40
وَاٰيَةٌ لَهُمْ اَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ 41
وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِه۪ مَا يَرْكَبُونَ 42
وَاِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَر۪يخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَۙ 43
اِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعاً اِلٰى ح۪ينٍ 44
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ اَيْد۪يكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ 45
وَمَا تَأْت۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِمْ اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ 46
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُۙ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ اَطْعَمَهُۗ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ 47
وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 48
مَا يَنْظُرُونَ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ 49
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟ 50
وَنُفِـخَ فِي الصُّورِ فَاِذَا هُمْ مِنَ الْاَجْدَاثِ اِلٰى رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ 51
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَ۔اۢ هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ 52
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ 53
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاً وَلَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 54
اِنَّ اَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ ف۪ي شُغُلٍ فَاكِهُونَۚ 55
هُمْ وَاَزْوَاجُهُمْ ف۪ي ظِلَالٍ عَلَى الْاَرَٓائِكِ مُتَّكِؤُ۫نَ 56
لَهُمْ ف۪يهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَۚ 57
سَلَامٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ 58
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ 59
اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ 60
وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ 61
وَلَقَدْ اَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلاًّ كَث۪يراًۜ اَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ 62
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ 63
اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ 64
اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 65
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَطَمَسْنَا عَلٰٓى اَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَاَنّٰى يُبْصِرُونَ 66
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلٰى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِياًّ وَلَا يَرْجِعُونَ۟ 67
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِۜ اَفَلَا يَعْقِلُونَ 68
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ 69
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ 70
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ اَيْد۪ينَٓا اَنْعَاماً فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ 71
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ 72
وَلَهُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ وَمَشَارِبُۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ 73
وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَۜ 74
لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَهُمْۙ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ 75
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ 76
اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ 77
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ 78
قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ 79
اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْاَخْضَرِ نَاراً فَاِذَٓا اَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ 80
اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ 81
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ 82
فَسُبْحَانَ الَّذ۪ي بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ 83
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
يٰسٓۜ
Ya, Sin.
1
وَالْقُرْاٰنِ الْحَك۪يمِۙ
(2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
2
اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ
(2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
3
عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ
(2-4) Kuran'i Hakim'e and olsun ki, sen dogru yol uzere gonderilmis peygamberlerdensin.
4
تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
(5-6) Bu, babalari uyarilmadigindan gafil kalmis bir milleti uyarman icin guclu ve merhametli olan Allah'in indirdigi Kuran'dir.
5
لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ
(5-6) Bu, babalari uyarilmadigindan gafil kalmis bir milleti uyarman icin guclu ve merhametli olan Allah'in indirdigi Kuran'dir.
6
لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلٰٓى اَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
And olsun ki, hukum cogunun aleyhine gerceklesmistir, bunun icin artik inanmazlar.
7
اِنَّا جَعَلْنَا ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ اَغْلَالاً فَهِيَ اِلَى الْاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ
Boyunlarina, cenelerine kadar varan demir halkalar gecirmisizdir, bunun icin baslari yukari kalkiktir.
8
وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ سَداًّ وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَداًّ فَاَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ
Onlerine ve arkalarina sed cekmisizdir. Gozlerini perdeledigimizden artik goremezler.
9
وَسَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Onlari uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
10
اِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِۚ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَاَجْرٍ كَر۪يمٍ
Sen ancak, Kuran'a uyan ve gormedigi halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artik o kimseyi, bagislanma ve comertce verilecek bir ecirle mujdele.
11
اِنَّا نَحْنُ نُحْـيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْۜ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓي اِمَامٍ مُب۪ينٍ۟
suphesiz oluleri dirilten, islediklerini ve eserlerini yazan Biziz; herseyi, apacik bir kitabda saymisizdir. *
12
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً اَصْحَابَ الْقَرْيَةِۢ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَۚ
Insanlara, halkina elciler gelen kasabalari anlat:
13
اِذْ اَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُٓوا اِنَّٓا اِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ
Onlara iki elci gondermistik; onu yalanladiklari icin ucuncu biriyle desteklemistik. Onlar: «Biz size gonderildik» demislerdi.
14
قَالُوا مَٓا اَنْتُمْ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۙ وَمَٓا اَنْزَلَ الرَّحْمٰنُ مِنْ شَيْءٍۙ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا تَكْذِبُونَ
Kasabalilar: «Siz de ancak bizim gibi birer insansiniz. Rahman da bir sey indirmemistir. Sadece yalan soyluyorsunuz» demislerdi.
15
قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ اِنَّٓا اِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ
(16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir; bize dusen ancak apacik tebligdir» demislerdi.
16
وَمَا عَلَيْنَٓا اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ
(16-17) Elciler: Dogrusu Rabbimiz bizim size gonderildigimizi bilir; bize dusen ancak apacik tebligdir» demislerdi.
17
قَالُٓوا اِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Kasabalilar: «Dogrusu sizin yuzunuzden ugursuzluga ugradik; vazgecmezseniz and olsun ki sizi taslayacagiz ve bizden size can yakici bir azap dokunacaktir» demislerdi
18
قَالُوا طَٓائِرُكُمْ مَعَكُمْۜ اَئِنْ ذُكِّرْتُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ
Elciler: «Ugursuzlugunuz kendinizdendir. Bu ugursuzluk size ogut verildigi icin mi? Hayir; siz, asiri giden bir milletsiniz» demislerdi.
19
وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ
sehrin obur ucundan kosarak bir adam gelmis ve soyle demisti: «Ey Milletim! Gonderilen elcilere uyun.»
20
اِتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْـَٔلُكُمْ اَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ
«izden bir ucret istemeyenlere uyun, onlar dogru yoldadirlar.»
21
وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
«eni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O'na doneceksiniz.»
22
ءَاَتَّخِذُ مِنْ دُونِه۪ٓ اٰلِهَةً اِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنّ۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا يُنْقِذُونِۚ
«'nu birakip da tanrilar edinir miyim? Eger Rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrilarin sefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar.»
23
اِنّ۪ٓي اِذاً لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
Dogrusu o takdirde apacik bir sapiklik icinde olurum.»
24
اِنّ۪ٓي اٰمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِۜ
«Şuphesiz ben Rabbinize inandim, beni dinleyin.»
25
ق۪يلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَۜ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْم۪ي يَعْلَمُونَۙ
(26-27) Ona «Cennete gir» denince, «Keski milletim Rabbimin beni bagisladigini ve beni ikrama mazhar olanlardan kildigini bilseydi! demisti.
26
بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ
(26-27) Ona «Cennete gir» denince, «Keski milletim Rabbimin beni bagisladigini ve beni ikrama mazhar olanlardan kildigini bilseydi! demisti.
27
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلٰى قَوْمِه۪ مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِل۪ينَ
(28-29) Ondan sonra milleti uzerine gokten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de degildik; sadece tek bir ciglik... o kadar, hemen sonup gittiler.
28
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ خَامِدُونَ
(28-29) Ondan sonra milleti uzerine gokten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de degildik; sadece tek bir ciglik... o kadar, hemen sonup gittiler.
29
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِۚ مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
Kullara yaziklar olsun! Kendilerine hangi elci gelse, onu alaya aliyorlardi.
30
اَلَمْ يَرَوْا كَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ اَنَّهُمْ اِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ
Kendilerinden once nice nesilleri yok ettigimizi, onlarin bir daha kendilerine donmediklerini gormezler mi?
31
وَاِنْ كُلٌّ لَمَّا جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ۟
Hepsi huzurumuza getirileceklerdir. *
32
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الْاَرْضُ الْمَيْتَةُۚ اَحْيَيْنَاهَا وَاَخْرَجْنَا مِنْهَا حَباًّ فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ
Iste onlara bir delil: Olu yeri diriltir ve oradan taneler cikarariz da ondan yerler.
33
وَجَعَلْنَا ف۪يهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا ف۪يهَا مِنَ الْعُيُونِۙ
Orada hurmaliklar ve uzum baglari var ederiz, aralarinda pinarlar fiskirtiriz.
34
لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ۙ وَمَا عَمِلَتْهُ اَيْد۪يهِمْۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ
Onun ve elleriyle yaptiklarinin urunlerini yesinler; sukretmezler mi?
35
سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
Yerin yetistirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden cift cift yaratan Allah munezzehtir.
36
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الَّيْلُۚ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَاِذَا هُمْ مُظْلِمُونَۙ
Onlara bir delil de gecedir: Gunduzu ondan siyiririz da karanlikta kaliverirler.
37
وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ
Gunes de yorungesinde yuruyup gitmektedir. Bu, guclu ve bilgin olan Allah'in kanunudur.
38
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَد۪يمِ
Ay icin de sonunda kuru bir hurma dalina donecegi konaklar tayin etmisizdir.
39
لَا الشَّمْسُ يَنْبَغ۪ي لَـهَٓا اَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا الَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِۜ وَكُلٌّ ف۪ي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
Aya erismek gunese dusmez. Gece de gunduzu gecemez. Her biri bir yorungede yururler.
40
وَاٰيَةٌ لَهُمْ اَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ
(41-42) Onlara bir delil de: Soylarini dolu gemiyle tasimamiz ve kendileri icin bunun gibi daha nice binekler yaratmis olmamizdir.
41
وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِه۪ مَا يَرْكَبُونَ
(41-42) Onlara bir delil de: Soylarini dolu gemiyle tasimamiz ve kendileri icin bunun gibi daha nice binekler yaratmis olmamizdir.
42
وَاِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَر۪يخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَۙ
Dilesek, onlari suda bogardik; ne yardimlarina kosan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi.
43
اِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعاً اِلٰى ح۪ينٍ
Ama katimizdan bir rahmet ve bir sureye kadar gecinme olarak onlari geri biraktik.
44
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ اَيْد۪يكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Onlari: «Gecmisinizden ve geleceginizden sakinin, belki acinirsiniz» dendigi zaman yuz cevirirler.
45
وَمَا تَأْت۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِمْ اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ
Zaten Rabbinin ayetlerinden herhangi biri kendilerine geldiginde ondan hep yuz ceviregelmislerdi.
46
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُۙ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ اَطْعَمَهُۗ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
Onlara: «Allah'in size verdigi riziktan sarfedin» denince inkar edenler inananlara: «Allah dileseydi doyurabilecegi bir kimseyi biz mi doyuralim? Dogrusu siz apacik bir sapikliktasiniz» derler.
47
وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
«Dogru sozlu iseniz bildirin bu vaad ne zamandir?» derler.
48
مَا يَنْظُرُونَ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
Cekisip dururlarken kendilerini yakalayacak bir tek cigligi beklerler.
49
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟
O zaman, artik ne vasiyet edebilirler ne de ailelerine donebilirler. *
50
وَنُفِـخَ فِي الصُّورِ فَاِذَا هُمْ مِنَ الْاَجْدَاثِ اِلٰى رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ
Sura uflenince, kabirlerinden Rablerine kosarak cikarlar.
51
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَ۔اۢ هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
«ah halimize! Yattigimiz yerden bizi kim kaldirdi?» derler. Onlara: «Iste Rahman olan Allah'in vadettigi budur, peygamberler dogru soylemislerdi» denir.
52
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ
Tek bir ciglik kopar, hepsi, hemen huzurumuza getirilmis olur.
53
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاً وَلَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Artik bugun kimseye hicbir haksizlikta bulunulmaz. Islediklerinizden baskasiyla karsilik gormezsiniz.
54
اِنَّ اَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ ف۪ي شُغُلٍ فَاكِهُونَۚ
Dogrusu bugun, cennetlikler eglenceyle mesguldurler.
55
هُمْ وَاَزْوَاجُهُمْ ف۪ي ظِلَالٍ عَلَى الْاَرَٓائِكِ مُتَّكِؤُ۫نَ
Onlar ve esleri golgeliklerde, tahtlar uzerine yaslanmislardir.
56
لَهُمْ ف۪يهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَۚ
Orada meyveler ve her istedikleri onlarindir.
57
سَلَامٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ
Merhametli olan Rab katindan onlara selam vardir.
58
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ
(59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
59
اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ
(59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
60
وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ
(59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
61
وَلَقَدْ اَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلاًّ كَث۪يراًۜ اَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
And olsun ki, o sizden nice nesilleri saptirmisti, akletmez miydiniz?
62
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
Iste bu, size soz verilen cehennemdir.
63
اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
Bugun, inkarciliginiza karsilik oraya girin.
64
اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Iste o gun agizlarini muhurleriz, Bizimle elleri konusur, ayaklari da yaptiklarina sahidlik eder.
65
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَطَمَسْنَا عَلٰٓى اَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَاَنّٰى يُبْصِرُونَ
Dilesek, gozlerini kor ederdik de yol bulmaga calisirlardi. Nasil gorebilirlerdi?
66
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلٰى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِياًّ وَلَا يَرْجِعُونَ۟
Dilesek, onlari olduklari yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri donebilirlerdi. *
67
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِۜ اَفَلَا يَعْقِلُونَ
Uzun omurlu yaptigimizin hilkatini tersine cevirmisizdir. Akletmezler mi?
68
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ
Biz ona siir ogretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir ogut ve apacik Kuran'dir.
69
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ
Diri olan kimseyi uyarsin ve verilen soz de inkarcilarin aleyhine ciksin.
70
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ اَيْد۪ينَٓا اَنْعَاماً فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ
Kudretimizle kendileri icin hayvanlar yarattgimizi gormezler mi? Onlara sahip olmaktadirlar.
71
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
Onlari kendilerinin buyruguna verdik; bindikleri de, etini yedikleri de vardir.
72
وَلَهُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ وَمَشَارِبُۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ
Onlarda daha nice faydalar, icecekler vardir. sukretmezler mi?
73
وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَۜ
Allah'i birakip da, kendilerine yardimi dokunur diye, baska tanrilar edindiler.
74
لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَهُمْۙ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ
Oysa onlar yardim edemezler, ancak kendileri o tanrilara koruyuculuk icin nobet beklerler.
75
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ
Bunlarin sozu seni uzmesin. Biz onlarin gizlediklerini de, aciga vurduklarini da suphesiz biliriz.
76
اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ
(77-78) Insan kendisini bir nutfeden yarattigimizi gormez mi ki hemen apacik bir hasim kesilir ve kendi yaratilisini unutur da: «Curumus kemikleri kim yaratacak» diyerek, Bize misal vermeye kalkar?
77
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ
(77-78) Insan kendisini bir nutfeden yarattigimizi gormez mi ki hemen apacik bir hasim kesilir ve kendi yaratilisini unutur da: «Curumus kemikleri kim yaratacak» diyerek, Bize misal vermeye kalkar?
78
قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ
De ki: «Onlari ilk defa yaratan diriltecektir. O, her turlu yaratmayi bilendir.»
79
اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْاَخْضَرِ نَاراً فَاِذَٓا اَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ
Yas agactan size ates cikarandir. Ondan ates yakarsiniz.
80
اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ
Gokleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya Kadir olmaz mi? Elbette olur; cunku O, yaratan ve bilendir.
81
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Bir seyi diledigi zaman, O'nun buyrugu sadece, o seye «Ol» demektir hemen olur.
82
فَسُبْحَانَ الَّذ۪ي بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Her seyin hukumranligi elinde olan ve sizin de kendisine doneceginiz Allah munezzehtir.*
83

Sureler

Mealler