|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ Andolsun göğe ve geceleyin gelene. |
1 |
|
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الطَّارِقُۙ Ve bilir misin nedir geceleyin gelen? |
2 |
|
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ Parıl parıl parlıyan yıldız. |
3 |
|
اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ Hiçbir kimse yoktur ki onun bir gözetip koruyan memuru bulunmasın. |
4 |
|
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَۜ Artık insan, bir baksın neden yaratıldı? |
5 |
|
خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ Yaratıldı sıçrayarak akan bir sudan. |
6 |
|
يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِۜ Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından. |
7 |
|
اِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه۪ لَقَادِرٌۜ Şüphe yok ki ölümden sonra tekrar onu hayâta döndürmeye de gücü yeter. |
8 |
|
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ O gün, bütün gizli şeyler, meydana vurulur. |
9 |
|
فَمَا لَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍۜ Artık onun ne bir gücü kalır, ne de ona yardım eden olur. |
10 |
|
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ Andolsun yağmur yağdıran göğe. |
11 |
|
وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِۙ Ve nebat bitirmek için çatlayıp yarılan yere. |
12 |
|
اِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌۙ Şüphe yok ki o, her şeyi ayırt eden kesin bir söz elbet. |
13 |
|
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِۜ Ve o, şaka değil elbet. |
14 |
|
اِنَّهُمْ يَك۪يدُونَ كَيْداًۙ Şüphe yok ki onlar, bir düzendir, kurup duruyorlar. |
15 |
|
وَاَك۪يدُ كَيْداًۚ Ve ben de onlara karşı koyup duruyorum. |
16 |
|
فَمَهِّلِ الْـكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْداً Artık mühlet ver kâfirlere mühlet ver onlara az bir müddet. |
17 |