|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ Göğe ve târıka andolsun. |
1 |
|
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الطَّارِقُۙ Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin? |
2 |
|
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. |
3 |
|
اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın. |
4 |
|
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَۜ Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. |
5 |
|
خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. |
6 |
|
يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِۜ Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar. |
7 |
|
اِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه۪ لَقَادِرٌۜ Şüphesiz Allah’ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter. |
8 |
|
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! |
9 |
|
فَمَا لَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍۜ (O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı. |
10 |
|
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ Yağmurlu göğe andolsun, |
11 |
|
وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِۙ Yarık yarık çatlamış yere andolsun. |
12 |
|
اِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌۙ Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırd eden bir sözdür. |
13 |
|
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِۜ O, boş bir söz değildir. |
14 |
|
اِنَّهُمْ يَك۪يدُونَ كَيْداًۙ Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar, |
15 |
|
وَاَك۪يدُ كَيْداًۚ Ben de bir tuzak kurarım. |
16 |
|
فَمَهِّلِ الْـكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْداً Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! |
17 |