Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ey (Peygamberliğin en büyük temsilcisi) Peygamber! Siz (Müslümanlar) eşlerinizi boşama durumunda kaldığınız zaman, onları boşanmadan sonraki iddet (bekleme süre)lerini nazara alarak boşayın ve bu süreyi iyi hesaplayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gönülden saygı besleyin ve O’na karşı gelmekten sakının. Boşanmış eşleri (zina gibi) açık bir hayasızlık irtikap etmedikçe, iddet süresince (o ana kadar kocalarıyla birlikte paylaştıkları) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkıp gitmesinler. Bunlar, Allah’ın koymuş olduğu hudutlardır. Kim Allah’ın hudutlarını çiğnerse, hiç şüphesiz kendine zulüm ve yazık etmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir.
2 Bekleme süresinin sonuna vardıklarında, onları ya aranızda geçerli ve Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek tutun, ya da yine aranızda geçerli Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek onlardan ayrılın; (her iki durum için de tavsiye edilir bir uygulama olarak) içinizden adalet sahibi iki şahit tutun ve şahitliği Allah için hakkıyla yerine getirin. Allah’a ve Âhiret Günü’ne iman edenlere verilen talimat budur. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah, zorluklar karşısında ona bir çıkış kapısı açar.
3 Ve ummadığı yerlerden onu rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa, onun (bütün ihtiyaçları için) Allah kâfidir. Allah, elbette buyruğunu yerine getirir. Allah, her şey için belli bir ölçü takdir buyurmuştur.
4 (Boşanmış olan) kadınlarınız içinde âdetten kesilmiş olanların iddet (bekleme süresi) konusunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. (Herhangi bir sebeple) henüz âdet görmemiş olanların bekleme süreleri de bu kadardır. Hamile olan kadınların bekleme süresi ise, (boşanmaları durumunda da, eşlerinin vefat etmesi durumunda da), yüklerini bırakıncaya kadardır. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah, işlerinde onun için kolaylık hasıl eder.
5 Bütün bunlar, Allah’ın size indirdiği emirleridir. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun (arada bir de olsa işlemekten kurtulamadığı) fenalıklarını, günahlarını siler ve onun mükâfatını çok büyük kılar.
6 (Boşadığınız ve bekleme süreleri içinde bulunan) eşlerinizi, oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde oturtun ve imkânlarınız nisbetinde geçimlerini sağlayın. Durumlarını ağırlaştırıp, çıkıp gitmelerine yol açmak maksadıyla üzerlerinde baskı kurmayın, kendilerini üzüp incitmeyin. Eğer hamile iseler, yüklerini bırakıncaya kadar nafakalarını verin. Doğan çocukları eğer sizin için emzirecek olurlarsa, bu durumda ücretlerini ödeyin; ücret konusunda Din’in ve toplumun makul gördüğü şartlar çerçevesinde aranızda anlaşın. Eğer bir anlaşmaya varmada sıkıntıya düşecek olursanız, bu takdirde baba adına çocuğu emzirecek bir başka kadın bulunabilir.
7 İmkânı geniş olan, (sürelerinin bitimini bekleyen boşanmış hamile eşleri için de, çocuğunu emzirtme karşılığında da) imkânına göre nafaka ve ücreti bol versin. Rızkı kendisi için dar takdir edilmiş olan da, Allah’ ın kendisine verdiği miktardan harcamada bulunsun. Allah, herkesi ancak ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, her zorluktan sonra bir kolaylık var edecektir.
8 Nice ülkelerin halkları taşkınlık ederek Rabbilerinin ve O’nun rasûllerinin emrinin dışına çıktı da, Biz onları şiddetli bir hesaba çektik ve kendilerini görülmemiş şekilde cezalandırdık.
9 İşlediklerinin vebalini çektiler ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
10 Allah, onlar için (dünyada maruz kaldıkları cezadan ayrı olarak Âhiret’te de) çetin bir azap hazırlamıştır. Madem öyle, Allah’a karşı gönülden saygı besleyin ve O’na karşı gelmekten sakının ey iman etmiş bulunan idrak sahipleri! Şurası gerçek ki, Allah size (hakkınızda neyin hayır neyin şer olduğunu bildiren ve size öğütler veren, hatırlatmalarda bulunan) bir Kitap indirdi.
11 (Ve yaşayan Kitap olarak) bir de Rasûl gönderdi. O size, gerçeği açıklayan ve yolunuzu aydınlatan apaçık mesajlar olarak Allah’ın âyetlerini okuyup tebliğ ediyor ki, Allah, iman edip, imanları istikametinde sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha yönelik işler yapanları her türlü (zihnî, manevî, içtimaî, siyasî) karanlıklardan nûra çıkarsın. Kim Allah’a iman eder ve sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha yönelik işler yaparsa, Allah onu içlerinde sonsuzca kalmak üzere, (ağaçlarının arasından ve köşklerinin) altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Gerçekten Allah ona, (dünyada iman ve salih amel, Âhiret’te de bütün nimetleriyle Cennet olarak) pek güzel bir rızık takdir etmiştir.
12 O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onlar gibisini yarattı. (O’nun yaratılış, kâinatın işleyişi, varlıkların hayatlarıyla ilgili) emirleri bunlar arasında iner durur ki, Allah’ın her şey üzerinde mutlak kudret sahibi olduğunu ve yine Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilesiniz.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْراً 1
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ 2
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً 3
وَالّٰٓئ۪ يَـئِسْنَ مِنَ الْمَح۪يضِ مِنْ نِسَٓائِكُمْ اِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلٰثَةُ اَشْهُرٍۙ وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ وَاُو۬لَاتُ الْاَحْمَالِ اَجَلُهُنَّ اَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِه۪ يُسْراً 4
ذٰلِكَ اَمْرُ اللّٰهِ اَنْزَلَهُٓ اِلَيْكُمْۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّـَٔاتِه۪ وَيُعْظِمْ لَـهُٓ اَجْراً 5
اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَٓارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّۜ وَاِنْ كُنَّ اُو۬لَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۚ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۚ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍۚ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُٓ اُخْرٰىۜ 6
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟ 7
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ اَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِه۪ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَاباً شَد۪يداً وَعَذَّبْنَاهَا عَذَاباً نُكْراً 8
فَذَاقَتْ وَبَالَ اَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ اَمْرِهَا خُسْراً 9
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداً فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِۚۛ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚۛ قَدْ اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكُمْ ذِكْراًۙ 10
رَسُولاً يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَيَعْمَلْ صَالِحاً يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ قَدْ اَحْسَنَ اللّٰهُ لَهُ رِزْقاً 11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ يَتَنَزَّلُ الْاَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ وَاَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً 12
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْراً
Ey (Peygamberliğin en büyük temsilcisi) Peygamber! Siz (Müslümanlar) eşlerinizi boşama durumunda kaldığınız zaman, onları boşanmadan sonraki iddet (bekleme süre)lerini nazara alarak boşayın ve bu süreyi iyi hesaplayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gönülden saygı besleyin ve O’na karşı gelmekten sakının. Boşanmış eşleri (zina gibi) açık bir hayasızlık irtikap etmedikçe, iddet süresince (o ana kadar kocalarıyla birlikte paylaştıkları) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkıp gitmesinler. Bunlar, Allah’ın koymuş olduğu hudutlardır. Kim Allah’ın hudutlarını çiğnerse, hiç şüphesiz kendine zulüm ve yazık etmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir.
1
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ
Bekleme süresinin sonuna vardıklarında, onları ya aranızda geçerli ve Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek tutun, ya da yine aranızda geçerli Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek onlardan ayrılın; (her iki durum için de tavsiye edilir bir uygulama olarak) içinizden adalet sahibi iki şahit tutun ve şahitliği Allah için hakkıyla yerine getirin. Allah’a ve Âhiret Günü’ne iman edenlere verilen talimat budur. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah, zorluklar karşısında ona bir çıkış kapısı açar.
2
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً
Ve ummadığı yerlerden onu rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa, onun (bütün ihtiyaçları için) Allah kâfidir. Allah, elbette buyruğunu yerine getirir. Allah, her şey için belli bir ölçü takdir buyurmuştur.
3
وَالّٰٓئ۪ يَـئِسْنَ مِنَ الْمَح۪يضِ مِنْ نِسَٓائِكُمْ اِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلٰثَةُ اَشْهُرٍۙ وَالّٰٓئ۪ لَمْ يَحِضْنَۜ وَاُو۬لَاتُ الْاَحْمَالِ اَجَلُهُنَّ اَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِه۪ يُسْراً
(Boşanmış olan) kadınlarınız içinde âdetten kesilmiş olanların iddet (bekleme süresi) konusunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. (Herhangi bir sebeple) henüz âdet görmemiş olanların bekleme süreleri de bu kadardır. Hamile olan kadınların bekleme süresi ise, (boşanmaları durumunda da, eşlerinin vefat etmesi durumunda da), yüklerini bırakıncaya kadardır. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah, işlerinde onun için kolaylık hasıl eder.
4
ذٰلِكَ اَمْرُ اللّٰهِ اَنْزَلَهُٓ اِلَيْكُمْۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّـَٔاتِه۪ وَيُعْظِمْ لَـهُٓ اَجْراً
Bütün bunlar, Allah’ın size indirdiği emirleridir. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun (arada bir de olsa işlemekten kurtulamadığı) fenalıklarını, günahlarını siler ve onun mükâfatını çok büyük kılar.
5
اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَٓارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّۜ وَاِنْ كُنَّ اُو۬لَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّۚ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّۚ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍۚ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُٓ اُخْرٰىۜ
(Boşadığınız ve bekleme süreleri içinde bulunan) eşlerinizi, oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde oturtun ve imkânlarınız nisbetinde geçimlerini sağlayın. Durumlarını ağırlaştırıp, çıkıp gitmelerine yol açmak maksadıyla üzerlerinde baskı kurmayın, kendilerini üzüp incitmeyin. Eğer hamile iseler, yüklerini bırakıncaya kadar nafakalarını verin. Doğan çocukları eğer sizin için emzirecek olurlarsa, bu durumda ücretlerini ödeyin; ücret konusunda Din’in ve toplumun makul gördüğü şartlar çerçevesinde aranızda anlaşın. Eğer bir anlaşmaya varmada sıkıntıya düşecek olursanız, bu takdirde baba adına çocuğu emzirecek bir başka kadın bulunabilir.
6
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟
İmkânı geniş olan, (sürelerinin bitimini bekleyen boşanmış hamile eşleri için de, çocuğunu emzirtme karşılığında da) imkânına göre nafaka ve ücreti bol versin. Rızkı kendisi için dar takdir edilmiş olan da, Allah’ ın kendisine verdiği miktardan harcamada bulunsun. Allah, herkesi ancak ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, her zorluktan sonra bir kolaylık var edecektir.
7
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ اَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِه۪ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَاباً شَد۪يداً وَعَذَّبْنَاهَا عَذَاباً نُكْراً
Nice ülkelerin halkları taşkınlık ederek Rabbilerinin ve O’nun rasûllerinin emrinin dışına çıktı da, Biz onları şiddetli bir hesaba çektik ve kendilerini görülmemiş şekilde cezalandırdık.
8
فَذَاقَتْ وَبَالَ اَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ اَمْرِهَا خُسْراً
İşlediklerinin vebalini çektiler ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
9
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداً فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِۚۛ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚۛ قَدْ اَنْزَلَ اللّٰهُ اِلَيْكُمْ ذِكْراًۙ
Allah, onlar için (dünyada maruz kaldıkları cezadan ayrı olarak Âhiret’te de) çetin bir azap hazırlamıştır. Madem öyle, Allah’a karşı gönülden saygı besleyin ve O’na karşı gelmekten sakının ey iman etmiş bulunan idrak sahipleri! Şurası gerçek ki, Allah size (hakkınızda neyin hayır neyin şer olduğunu bildiren ve size öğütler veren, hatırlatmalarda bulunan) bir Kitap indirdi.
10
رَسُولاً يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَيَعْمَلْ صَالِحاً يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ قَدْ اَحْسَنَ اللّٰهُ لَهُ رِزْقاً
(Ve yaşayan Kitap olarak) bir de Rasûl gönderdi. O size, gerçeği açıklayan ve yolunuzu aydınlatan apaçık mesajlar olarak Allah’ın âyetlerini okuyup tebliğ ediyor ki, Allah, iman edip, imanları istikametinde sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha yönelik işler yapanları her türlü (zihnî, manevî, içtimaî, siyasî) karanlıklardan nûra çıkarsın. Kim Allah’a iman eder ve sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha yönelik işler yaparsa, Allah onu içlerinde sonsuzca kalmak üzere, (ağaçlarının arasından ve köşklerinin) altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Gerçekten Allah ona, (dünyada iman ve salih amel, Âhiret’te de bütün nimetleriyle Cennet olarak) pek güzel bir rızık takdir etmiştir.
11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ يَتَنَزَّلُ الْاَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌۙ وَاَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً
O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onlar gibisini yarattı. (O’nun yaratılış, kâinatın işleyişi, varlıkların hayatlarıyla ilgili) emirleri bunlar arasında iner durur ki, Allah’ın her şey üzerinde mutlak kudret sahibi olduğunu ve yine Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilesiniz.
12

Sureler

Mealler