Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 488
45. Ve görürsün ki onlar, ateşin önüne getirildikleri zaman düştükleri horluktan ürküp titremedeler ve cehenneme, göz ucuyla gizlice bakmadalar ve inananlarsa şüphe yok ki derler, ziyana düşenler, kıyâmet gününde kendilerini ve yakınlarını ziyana düşürenlerdir. İyice bil ki zulmedenler, şüphesiz, sürekli bir azâp içindedir.
46. Ve Allah'tan başka onlara yardım edecek bir dost da yoktur ve Allah, kimi saptırırsa artık bir yol yok ona.
47. Rabbinizin dâvetine icâbet edin reddine imkân olmayan gün Allah tarafından gelip çatmadan; o gün, ne kaçıp sığınılacak bir yer var size ve ne suçlarını inkâra mecâl var size.
48. Yüz çevirirlerse artık biz, seni onları korumaya göndermedik ki; sana ancak tebliğ etmek düşer ve şüphe yok ki biz, insana, katımızdan bir rahmet tattırdık mı sevinir, övünür onunla, fakat elleriyle hazırlayıp kazandıkları bir kötülüğe uğrarlarsa da gerçekten insan, pek nankördür.
49. Allah'ındır göklerin ve yeryüzünün saltanatı ve tedbîri, dilediğini yaratır, dilediğine kız evlât verir ve dilediğine oğlan evlât.
50. Yahut da çift olarak hem kız evlât verir, hem oğlan ve dilediğini de kısır yaratır; şüphe yok ki onun her şeye gücü yeter.
51. Ve hiçbir insana söz söylemez Allah, ancak vahiyle, yahut perde ardından, yahut da bir elçi gönderir de, izniyle dilediğini vahyeder ona; şüphe yok ki o, pek yücedir, hüküm ve hikmet sâhibidir.