Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara.
2 Ve (Müminlerin ruhunu kuyudan su çeker gibi) usulcacık çekip alanlara.
3 Ve göklerle yer arasında yüzdükçe yüzenlere.
4 Ve (Mümini ruhuna taşırlarken) yarışıp geçenlere.
5 Ve derken (varlıklara ait) işi yıldan yıla evirip çevirenlere (ki mutlaka dirileceksiniz.)
6 O sarsıcının sarsacağı gün.
7 Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.
8 O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.
9 Gözler öne eğilir.
10 Derler ki: “Biz (öldükten sonra) yine ilk halimize döndürülecek miyiz?”
11 “Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
12 “O durumda, hüsranlı bir dönüştür bu” dediler.
13 Oysa o (kıyamet), yalnızca tek bir haykırıştır.
14 Bir de bakarsın onlar, yerin üstündedirler.
15 Musa'nın haberi sana geldi mi?
16 Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva'da seslenmişti.
17 “Firavun'a git; çünkü o azdı.”
18 Ona de ki: “Arınmak ister misin?”
19 “Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun.”
20 (Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
21 Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
22 Sonra da sırtını döndü ve (sihirbazları toplamak için) çaba harcamaya koyuldu.
23 Sonunda (sihirbazları) topladı da seslendi.
24 “Sizin en yüce Rabbiniz benim” dedi.
25 Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
26 Gerçekten bunda, içi titreyerek korkacak olan bir kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
27 Yaratılış bakımından siz mi daha çetinsiniz yoksa (Allah'ın) bina ettiği gök mü?
28 Onun tavanını yükseltti, ona belli bir düzen verdi.
29 Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa çıkardı.
30 Ondan sonra yeryüzünü serip döşedi.
31 Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.
32 Dağlarını dikip perçinledi.
33 Size ve hayvanlarınıza bir yarar olmak üzere.
34 Ancak o her şeyi batırıp gömen büyük felâket (kıyamet) geldiği zaman.
35 O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar.
36 Görebilenler için cehennem de açığa çıkarılır.
37 Ama artık kim taşkınlık edip azarsa.
38 Ve dünya hayatını tercih ederse.
39 Hiç şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
40 Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de hevâdan sakındırırsa.
41 Şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
42 “O ne zaman demir atacak?” diye, sana kıyameti sorarlar.
43 Onunla (kıyamet ile) ilgili ne biliyorsun ki?
44 Rabbine aittir onunla ilgili son bilgi.
45 Sen, yalnızca ondan (kıyametten) içi titreyerek korkmakta olanlar için bir uyarıcısın.
46 Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ 1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ 2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ 3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ 4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ 5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ 6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ 7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ 8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ 9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ 10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ 11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ 12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ 13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ 14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ 15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ 16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ 17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ 18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ 19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ 20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ 21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ 22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ 23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ 24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ 25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟ 26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠ 27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ 28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ 29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ 30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ 31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ 32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ 33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ 34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ 35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى 36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ 37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ 38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ 40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ 42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ 43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ 44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ 45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا 46
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ
Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara.
1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ
Ve (Müminlerin ruhunu kuyudan su çeker gibi) usulcacık çekip alanlara.
2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ
Ve göklerle yer arasında yüzdükçe yüzenlere.
3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ
Ve (Mümini ruhuna taşırlarken) yarışıp geçenlere.
4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ
Ve derken (varlıklara ait) işi yıldan yıla evirip çevirenlere (ki mutlaka dirileceksiniz.)
5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ
O sarsıcının sarsacağı gün.
6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ
Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.
7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ
O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.
8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ
Gözler öne eğilir.
9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ
Derler ki: “Biz (öldükten sonra) yine ilk halimize döndürülecek miyiz?”
10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ
“Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ
“O durumda, hüsranlı bir dönüştür bu” dediler.
12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ
Oysa o (kıyamet), yalnızca tek bir haykırıştır.
13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ
Bir de bakarsın onlar, yerin üstündedirler.
14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ
Musa'nın haberi sana geldi mi?
15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ
Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva'da seslenmişti.
16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ
“Firavun'a git; çünkü o azdı.”
17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ
Ona de ki: “Arınmak ister misin?”
18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ
“Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun.”
19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ
(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ
Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ
Sonra da sırtını döndü ve (sihirbazları toplamak için) çaba harcamaya koyuldu.
22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ
Sonunda (sihirbazları) topladı da seslendi.
23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
“Sizin en yüce Rabbiniz benim” dedi.
24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟
Gerçekten bunda, içi titreyerek korkacak olan bir kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠
Yaratılış bakımından siz mi daha çetinsiniz yoksa (Allah'ın) bina ettiği gök mü?
27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ
Onun tavanını yükseltti, ona belli bir düzen verdi.
28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ
Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa çıkardı.
29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ
Ondan sonra yeryüzünü serip döşedi.
30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ
Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı.
31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ
Dağlarını dikip perçinledi.
32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Size ve hayvanlarınıza bir yarar olmak üzere.
33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ
Ancak o her şeyi batırıp gömen büyük felâket (kıyamet) geldiği zaman.
34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ
O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar.
35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى
Görebilenler için cehennem de açığa çıkarılır.
36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ
Ama artık kim taşkınlık edip azarsa.
37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ
Ve dünya hayatını tercih ederse.
38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Hiç şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de hevâdan sakındırırsa.
40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir.
41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ
“O ne zaman demir atacak?” diye, sana kıyameti sorarlar.
42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
Onunla (kıyamet ile) ilgili ne biliyorsun ki?
43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ
Rabbine aittir onunla ilgili son bilgi.
44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ
Sen, yalnızca ondan (kıyametten) içi titreyerek korkmakta olanlar için bir uyarıcısın.
45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
46

Sureler

Mealler
Abese Suresi
Sonraki