Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Kasem olsun, (kâfirlerin ruhlarını tâ) derinliklerden çekip şiddetle çıkaran meleklere;
2 (Müminlerin canlarını) o usulcacık çekenlere,
3 (Dalgıçlar denizden inci çıkarır gibi,) yüzüp (müminlerin ruhlarını rahatça alarak) gidenlere,
4 (Müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerinkini ateşe götürmekte) koşup yarışanlara,
5 Bir de (kullara ait) işi tedbir edenlere ki, (kıyamet var, öldükten sonra dirilip hesaba çekileceksiniz).
6 O gün (Sûra) ilk üfürüş şiddetle sarsacak,
7 Onu ikinci üfürüş takib edecek.
8 (İnkârcı) kalbler, o gün ürperip hoplar yerinden;
9 (Bu kalblerin sahiblerinin) gözleri, korkudan zillet içindedir.
10 Kâfirler (dünyada öldükten sonra dirilmeyi inkâr ederek) şöyle diyorlar: “- Biz mi, sahiden (öldükten sonra) evvelki hale döndürüleceğiz?
11 Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
12 (Müminlerle alay ederek) dediler ki: “- O halde bu (dirilme) hüsranlı bir dönüş!”
13 (Ey kâfirler, bunu zor ve uzak bir iş görmeyin), muhakkak ki Sûra (son) üfürülüş, tek bir sayhadan ibarettir.
14 Bir de bakarsın onlar hep kabirlerinden uyanmışlar, (bir araya toplanmışlar)...
15 (Ey Rasûlüm), muhakkak ki sana Mûsa’nın haberi geldi.
16 Hani Rabbi ona, mukaddes Tuva vadisinde şöyle nida etmişti:
17 “Haydi Firavûn’a git; çünkü o pek azdı.”
18 (Ona) de ki: “- İster misin (küfürden) temizlenesin?
19 Seni Rabbine davet edeyim de (O’na) boyun eğesin?
20 (Mûsa vardı da) ona, büyük mucizeyi (asânın ejderha oluşunu) gösterdi.
21 Fakat o, (Mûsa’yı) yalanladı ve isyan etti.
22 Sonra (fesad peşine) koşarak (iman etmekten) yüz çevirdi.
23 Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da çağırdı:
24 “-Ben, en yüksek Rabbinizim.” dedi.
25 Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi.
26 Muhakkak ki bunda bir ibret var, (Allah’dan) korkacak kimse için...
27 (Sizce, öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı çetin, yoksa semâ (yı yaratmak) mı? Allah onu bina etmiştir.
28 Tavanını yükseltti de, onu düzgün bir nizama koydu.
29 Gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlık...
30 Bundan sonra (yer ve arkasından da gök yaratıldıktan sonra), arzı döşedi.
31 O arzdan suyunu ve otlağını çıkardı;
32 Dağları yerleştirdi,
33 Sizin ve davarlarınızın istifadesi için...
34 Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği vakit,
35 O gün insan, (küfür olarak) ne yaptığını anlıyacaktır.
36 Bir de cehennem, her (gözü olub) görene açılmıştır, (o gün, onu herkes görecektir).
37 Artık kim azgınlık edib kâfir olmuş,
38 (Ahiret üzerine) dünya hayatını tercih etmişse,
39 Muhakkak cehennem, onun varacağı yerdir.
40 Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi, şehevattan alıkoymuşsa,
41 Muhakkak cennet onun varacağı yerdir.
42 Sana kıyametten soruyorlar: “- Ne zaman kaim olacak?”
43 Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...)
44 Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir.
45 Sen, ancak kıyametten korkacakları sakındıran bir peygambersin.
46 (İnsanlar), kıyameti görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka (dünyada, yahud kabirlerde) durmamışa dönecekler.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ 1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ 2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ 3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ 4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ 5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ 6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ 7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ 8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ 9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ 10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ 11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ 12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ 13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ 14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ 15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ 16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ 17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ 18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ 19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ 20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ 21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ 22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ 23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ 24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ 25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟ 26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠ 27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ 28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ 29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ 30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ 31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ 32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ 33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ 34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ 35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى 36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ 37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ 38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ 40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ 41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ 42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ 43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ 44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ 45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا 46
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ
Kasem olsun, (kâfirlerin ruhlarını tâ) derinliklerden çekip şiddetle çıkaran meleklere;
1
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ
(Müminlerin canlarını) o usulcacık çekenlere,
2
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ
(Dalgıçlar denizden inci çıkarır gibi,) yüzüp (müminlerin ruhlarını rahatça alarak) gidenlere,
3
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ
(Müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerinkini ateşe götürmekte) koşup yarışanlara,
4
فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ
Bir de (kullara ait) işi tedbir edenlere ki, (kıyamet var, öldükten sonra dirilip hesaba çekileceksiniz).
5
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ
O gün (Sûra) ilk üfürüş şiddetle sarsacak,
6
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ
Onu ikinci üfürüş takib edecek.
7
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ
(İnkârcı) kalbler, o gün ürperip hoplar yerinden;
8
اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ
(Bu kalblerin sahiblerinin) gözleri, korkudan zillet içindedir.
9
يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ
Kâfirler (dünyada öldükten sonra dirilmeyi inkâr ederek) şöyle diyorlar: “- Biz mi, sahiden (öldükten sonra) evvelki hale döndürüleceğiz?
10
ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ
Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?”
11
قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ
(Müminlerle alay ederek) dediler ki: “- O halde bu (dirilme) hüsranlı bir dönüş!”
12
فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ
(Ey kâfirler, bunu zor ve uzak bir iş görmeyin), muhakkak ki Sûra (son) üfürülüş, tek bir sayhadan ibarettir.
13
فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ
Bir de bakarsın onlar hep kabirlerinden uyanmışlar, (bir araya toplanmışlar)...
14
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ
(Ey Rasûlüm), muhakkak ki sana Mûsa’nın haberi geldi.
15
اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ
Hani Rabbi ona, mukaddes Tuva vadisinde şöyle nida etmişti:
16
اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ
“Haydi Firavûn’a git; çünkü o pek azdı.”
17
فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ
(Ona) de ki: “- İster misin (küfürden) temizlenesin?
18
وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ
Seni Rabbine davet edeyim de (O’na) boyun eğesin?
19
فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ
(Mûsa vardı da) ona, büyük mucizeyi (asânın ejderha oluşunu) gösterdi.
20
فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ
Fakat o, (Mûsa’yı) yalanladı ve isyan etti.
21
ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ
Sonra (fesad peşine) koşarak (iman etmekten) yüz çevirdi.
22
فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ
Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da çağırdı:
23
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
“-Ben, en yüksek Rabbinizim.” dedi.
24
فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ
Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi.
25
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟
Muhakkak ki bunda bir ibret var, (Allah’dan) korkacak kimse için...
26
ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠
(Sizce, öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı çetin, yoksa semâ (yı yaratmak) mı? Allah onu bina etmiştir.
27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ
Tavanını yükseltti de, onu düzgün bir nizama koydu.
28
وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ
Gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlık...
29
وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ
Bundan sonra (yer ve arkasından da gök yaratıldıktan sonra), arzı döşedi.
30
اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ
O arzdan suyunu ve otlağını çıkardı;
31
وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ
Dağları yerleştirdi,
32
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Sizin ve davarlarınızın istifadesi için...
33
فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ
Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği vakit,
34
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ
O gün insan, (küfür olarak) ne yaptığını anlıyacaktır.
35
وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى
Bir de cehennem, her (gözü olub) görene açılmıştır, (o gün, onu herkes görecektir).
36
فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ
Artık kim azgınlık edib kâfir olmuş,
37
وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ
(Ahiret üzerine) dünya hayatını tercih etmişse,
38
فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Muhakkak cehennem, onun varacağı yerdir.
39
وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi, şehevattan alıkoymuşsa,
40
فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Muhakkak cennet onun varacağı yerdir.
41
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ
Sana kıyametten soruyorlar: “- Ne zaman kaim olacak?”
42
ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...)
43
اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ
Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir.
44
اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ
Sen, ancak kıyametten korkacakları sakındıran bir peygambersin.
45
كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
(İnsanlar), kıyameti görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka (dünyada, yahud kabirlerde) durmamışa dönecekler.
46

Sureler

Mealler
Abese Suresi
Sonraki