|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَيْلٌ لِلْمُطَفِّف۪ينَۙ (1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! |
1 |
|
اَلَّذ۪ينَ اِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَۘ (1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! |
2 |
|
وَاِذَا كَالُوهُمْ اَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَۜ (1-3) Insanlardan, kendileri bir seyi olcerek aldiklari zaman tam alan; ama onlara bir seyi olcup tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! |
3 |
|
اَلَا يَظُنُّ اُو۬لٰٓئِكَ اَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَۙ (4-5) Bunlar, buyuk bir gunde tekrar dirileceklerini sanmiyorlar mi? |
4 |
|
لِيَوْمٍ عَظ۪يمٍۙ (4-5) Bunlar, buyuk bir gunde tekrar dirileceklerini sanmiyorlar mi? |
5 |
|
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ O gun insanlar alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar. |
6 |
|
كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَف۪ي سِجّ۪ينٍۜ Sakinin; Allah'in buyrugundan disari cikanlar, muhakkak «Siccin» adli defterde yazilidir. |
7 |
|
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا سِجّ۪ينٌۜ Siccin'in ne oldugunu sen nerden bilirsin? |
8 |
|
كِتَابٌ مَرْقُومٌۜ O, yazilmis bir kitaptir. |
9 |
|
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ Yalanlayanlarin o gun vay haline! |
10 |
|
اَلَّذ۪ينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۜ Onlar, kiyamet gununu yalanlamis olanlardir. |
11 |
|
وَمَا يُكَذِّبُ بِه۪ٓ اِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ Oysa onu mutecaviz gunahkardan baska kimse yalanlamaz. |
12 |
|
اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا قَالَ اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَۜ Ona ayetlerimiz okundugu zaman «Oncekilerin masallari» der. |
13 |
|
كَلَّا بَلْ۔ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ Hayir, hayir; onlarin kazandiklari kalblerini paslandirip korletmistir. |
14 |
|
كَلَّٓا اِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَۜ Hayir; dogrusu onlar o gun, Rablerinden yoksun kalacaklardir. |
15 |
|
ثُمَّ اِنَّهُمْ لَصَالُوا الْجَح۪يمِۜ Sonra onlar, suphesiz, cehenneme gireceklerdir. |
16 |
|
ثُمَّ يُقَالُ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۜ Sonra da: «Yalanlayip durdugunuz iste budur» denecektir. |
17 |
|
كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ Ama iyilerin defteri yuksek katlardadir. |
18 |
|
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا عِلِّيُّونَۜ O yuksek katlarin ne oldugunu sen bilir misin? |
19 |
|
كِتَابٌ مَرْقُومٌۙ (20-21) O, gozde meleklerin gordugu, yazili bir kitapdir. |
20 |
|
يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَۜ (20-21) O, gozde meleklerin gordugu, yazili bir kitapdir. |
21 |
|
اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۙ (22-23) Iyiler, suphesiz, nimet icinde ve tahtlar uzerinde etrafi seyrederler. |
22 |
|
عَلَى الْاَرَٓائِكِ يَنْظُرُونَۙ (22-23) Iyiler, suphesiz, nimet icinde ve tahtlar uzerinde etrafi seyrederler. |
23 |
|
تَعْرِفُ ف۪ي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّع۪يمِۚ Onlari, yuzlerindeki nimet piriltisindan tanirsin. |
24 |
|
يُسْقَوْنَ مِنْ رَح۪يقٍ مَخْتُومٍۙ (25-26) Sonunda misk kokusu birakan, agzi kapali saf bir icecekten icerler. Iyi seyler icin yarisanlar, bunun icin yarissinlar. |
25 |
|
خِتَامُهُ مِسْكٌۜ وَف۪ي ذٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَۜ (25-26) Sonunda misk kokusu birakan, agzi kapali saf bir icecekten icerler. Iyi seyler icin yarisanlar, bunun icin yarissinlar. |
26 |
|
وَمِزَاجُهُ مِنْ تَسْن۪يمٍۙ (27-28) Onun katkisi gozdelerin ictigi yuce kaynaktandir. |
27 |
|
عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَۜ (27-28) Onun katkisi gozdelerin ictigi yuce kaynaktandir. |
28 |
|
اِنَّ الَّذ۪ينَ اَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَضْحَكُونَۘ Suclular, suphesiz, inanmis olanlara gulerlerdi. |
29 |
|
وَاِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَۘ Yanlarindan gectikleri zaman da birbirlerine goz kirparlardi. |
30 |
|
وَاِذَا انْقَلَـبُٓوا اِلٰٓى اَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِه۪ينَۘ Taraftarlarina vardiklarinda bununla eglenirlerdi. |
31 |
|
وَاِذَا رَاَوْهُمْ قَالُٓوا اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَضَٓالُّونَۙ Inananlari gordukleri zaman: «Dogrusu bunlar sapik olanlardir» derlerdi. |
32 |
|
وَمَٓا اُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظ۪ينَۜ Oysa kendileri, inananlara gozcu olarak gonderilmemislerdi. |
33 |
|
فَالْيَوْمَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَۙ Bugun de, inananlar inkarcilara gulerler. |
34 |
|
عَلَى الْاَرَٓائِكِۙ يَنْظُرُونَۜ (35-36) Tahtlar uzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyrederler. * |
35 |
|
هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ (35-36) Tahtlar uzerinde, inkarcilarin yaptiklari seylerin karsiliginin nasil verildigini seyrederler. * |
36 |