|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰىۙ Karanlığıyla ortalığı bürüdüğü zaman geceye, |
1 |
|
وَالنَّهَارِ اِذَا تَجَلّٰىۙ karanlığı yırtıp aydınlığıyla ortaya çıktığı zaman gündüze, |
2 |
|
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki, |
3 |
|
اِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتّٰىۜ gerçekte ey insanlar! Siz çok çeşitli hedefler peşindesiniz. |
4 |
|
فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰىۙ Sizden her kim başkaları için harcar ve yolunu Allah'ın kitabıyla bulmaya çalışırsa |
5 |
|
وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰىۙ ve o en güzel kelimeyi yani kelimei tevhîdi tasdik eder ve doğrularsa veya cennetin varlığını doğrularsa veya İslâm dinini kabul ederse, |
6 |
|
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰىۜ artık ona en kolay yolu kolaylaştırıp o yolda başarılı kılacağız. |
7 |
|
وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰىۙ Sizden her kim de malını başkaları için harcamayıp cimrilik eder ve kendi kendine yeterli olduğunu zannedip Allah'a ibadet ve sığınma ihtiyacı duymazsa, |
8 |
|
وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰىۙ kelimei tevhîdi veya cenneti veya İslâm dinini yalanlarsa |
9 |
|
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰىۜ ona da güçlük, zorluk ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştıracağız. |
10 |
|
وَمَا يُغْن۪ي عَنْهُ مَالُـهُٓ اِذَا تَرَدّٰىۜ Ve o kimse kabir çukuruna veya cehennem çukuruna düştüğünde malı ona bir fayda sağlamayacaktır. |
11 |
|
اِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدٰىۘ Bakın, şüphe yok ki doğru yolu göstermek bize aittir. |
12 |
|
وَاِنَّ لَنَا لَلْاٰخِرَةَ وَالْاُو۫لٰى Dünyada da, ahirette de hakimiyet bizimdir. Bizden kaçamazlar ve bize zarar da veremezler veya dünya, ahiret ikisi de bizimdir. Hangisini isterseniz onu vermek bizim elimizdedir. |
13 |
|
فَاَنْذَرْتُكُمْ نَاراً تَلَظّٰىۚ İşte sizi alevler saçan ateşe karşı uyarıyorum |
14 |
|
لَا يَصْلٰيهَٓا اِلَّا الْاَشْقٰىۙ ki, o ateşe ancak azgın kâfirler düşer. |
15 |
|
اَلَّذ۪ي كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ Gerçekleri yalanlayan ve ondan yüz çeviren azgınlar o cehenneme girerler. |
16 |
|
وَسَيُجَنَّبُهَا الْاَتْقٰىۙ Yolunu gerektiği biçimde Allah ve kitabıyla bulmaya çalışanlar o cehennem ateşinden uzak kalacaklardır. |
17 |
|
اَلَّذ۪ي يُؤْت۪ي مَالَهُ يَتَزَكّٰىۚ Onlar ki, mallarını ve öz benliklerini arındırmak için başkalarına harcarlar. |
18 |
|
وَمَا لِاَحَدٍ عِنْدَهُ مِنْ نِعْمَةٍ تُجْزٰىۙ Böyleleri iyiliğine karşılık hiçbir kimseden karşılık beklemez. |
19 |
|
اِلَّا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْاَعْلٰىۚ Verdiğini sadece yüce Rabbinin rızasına ermek için verir. |
20 |
|
وَلَسَوْفَ يَرْضٰى İşte böyleleri de zamanı geldiğinde, Allah'ın vereceği nimet ve ikramlara razı olacaklardır veya Rabbi de ondan razı olacaktır. |
21 |