Sureler
Mealler
Önceki
Mülk Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Nun. Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki,
2 Sen, Rabbinin nimeti sayesinde cinlenmiş değilsin.
3 Gerçekten senin için kesintisiz bir mükâfaat vardır.
4 Ve şüphesiz sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
5 Yakında göreceksin, ve görecekler;
6 Hanginizin fitneye tutulduğunu?
7 Elbette Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını en iyi bilendir O; ve kimin hidayete erdiğini de en iyi bilendir O.
8 Artık yalanlayanlara boyun eğme!
9 İsterler ki; onlara yaltaklık edesin de onlar da sana yaltaklık etsinler.
10 Sakın boyun eğme; çokça yemin eden hiçbir alçağa,
11 Ayıplayıp duran, laf getirip götürene,
12 Durmadan hayra engel olan, haddi aşan, çok günahkâra,
13 Kabaya, üstelik soysuza,
14 Mal ve çocukları var diye,
15 Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: “Öncekilerin masallarıdır.” der.
16 Yakında burnuna damga vuracağız.
17 Gerçek şu ki biz bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık. Hani sabah vakti onu mutlaka devşireceklerine dair yemin etmişlerdi.
18 Hiç bir kayıt koymuyorlardı.
19 Fakat onlar uyurlarken, Rabbin tarafından kuşatan onu kuşatıverdi.
20 Sonunda devşirilmiş gibi oldu.
21 Nihayet sabahleyin birbirlerine seslendiler:
22 “Eğer devşirecekseniz tarlanıza erken gidin.”
23 Derken, fısıldaşarak gittiler.
24 “Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşımıza çıkmasın.”
25 Güçleri yetebilirmiş gibi erkenden çıktılar.
26 Fakat onu görünce: “Kesinlikle biz şaşırmışız.” dediler.
27 “Hayır, biz tamamen mahrumuz!”
28 Mutedil olanları dedi ki: “Ben size dememiş miydim? Tesbih etmeniz gerekmez miydi?”
29 Dediler ki: “Rabbimiz seni tesbih ederiz. Gerçekten bizler zalimlermişiz.”
30 Ardından birbirlerini kınamaya başladılar;
31 Dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgınmışız;”
32 “Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz.”
33 İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür. Keşke bilselerdi.
34 Doğrusu, muttakiler için Rableri katında Naim cennetleri vardır.
35 Teslimiyet gösterenleri biz suçlular gibi tutar mıyız hiç?
36 Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
37 Yoksa ders aldığınız bir kitap mı var?
38 Beğenip seçtiğiniz her şey mutlaka sizindir diye?
39 Yoksa üzerimizde: “Ne hükmederseniz muhakkak sizindir.” diye kıyamet gününe kadar sürecek yeminleriniz mi vardır?
40 Sor onlara: “Hangisi bunu yüklenecek?”
41 Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse ortaklarını getirsinler.
42 Baldırın açılacağı o günde onlar secde etmeye davet edilecekler de, buna güç yetiremeyecekler.
43 Gözleri önlerine eğilmiş, kendilerini bir zillet kaplamış olarak. Oysa onlar sapasağlam iken secdeye davet edilmişlerdi.
44 Artık beni ve bu sözü yalanlayanları baş başa bırak. Biz onları bilmeyecekleri bir yerden derece derece azaba yaklaştıracağız.
45 Ben onlara süre tanıyorum. Düzenim elbette sapasağlamdır.
46 Yoksa sen onlardan ücret istiyorsunda onlar bu yüzden borç yüküne mi girdiler?
47 Yoksa gayb onların yanındadır da onlar mı yazıyorlar?
48 Şimdi Rabbinin hükmüne sabret ve balığın arkadaşı gibi olma! Hani o gamla dolu olarak çağrıda bulunmuştu.
49 Eğer ona Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş bir halde çıplak bir yere atılmış olacaktı.
50 Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.
51 Gerçek şu ki, küfürlerinde ısrar edenler, Zikri duyduklarında seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. Bir de: “O, gerçekten bir delidir.” diyorlar.
52 Halbuki o, ancak alemler için bir öğüttür.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَۙ 1
مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ 2
وَاِنَّ لَكَ لَاَجْراً غَيْرَ مَمْنُونٍۚ 3
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ 4
فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ 5
بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ 6
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ 7
فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّب۪ينَ 8
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ 9
وَلَا تُطِـعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَه۪ينٍۙ 10
هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَم۪يمٍۙ 11
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ 12
عُتُلٍّ بَعْدَ ذٰلِكَ زَن۪يمٍۙ 13
اَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَن۪ينَۜ 14
اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا قَالَ اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَ 15
سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ 16
اِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَٓا اَصْحَابَ الْجَنَّةِۚ اِذْ اَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِح۪ينَۙ 17
وَلَا يَسْتَثْنُونَ 18
فَطَافَ عَلَيْهَا طَٓائِفٌ مِنْ رَبِّكَ وَهُمْ نَٓائِمُونَ 19
فَاَصْبَحَتْ كَالصَّر۪يمِ 20
فَتَنَادَوْا مُصْبِح۪ينَۙ 21
اَنِ اغْدُوا عَلٰى حَرْثِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَارِم۪ينَ 22
فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَۙ 23
اَنْ لَا يَدْخُلَنَّهَا الْيَوْمَ عَلَيْكُمْ مِسْك۪ينٌ 24
وَغَدَوْا عَلٰى حَرْدٍ قَادِر۪ينَ 25
فَلَمَّا رَاَوْهَا قَالُٓوا اِنَّا لَضَٓالُّونَۙ 26
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ 27
قَالَ اَوْسَطُهُمْ اَلَمْ اَقُلْ لَـكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ 28
قَالُوا سُبْحَانَ رَبِّنَٓا اِنَّا كُنَّا ظَالِم۪ينَ 29
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَلَاوَمُونَ 30
قَالُوا يَا وَيْلَنَٓا اِنَّا كُنَّا طَاغ۪ينَ 31
عَسٰى رَبُّنَٓا اَنْ يُبْدِلَنَا خَيْراً مِنْهَٓا اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا رَاغِبُونَ 32
كَذٰلِكَ الْعَذَابُۜ وَلَعَذَابُ الْاٰخِرَةِ اَكْبَرُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ۟ 33
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ 34
اَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِم۪ينَ كَالْمُجْرِم۪ينَۜ 35
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَۚ 36
اَمْ لَـكُمْ كِتَابٌ ف۪يهِ تَدْرُسُونَۙ 37
اِنَّ لَـكُمْ ف۪يهِ لَمَا تَخَيَّرُونَۚ 38
اَمْ لَـكُمْ اَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ اِنَّ لَـكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَۚ 39
سَلْهُمْ اَيُّهُمْ بِذٰلِكَ زَع۪يمٌۚۛ 40
اَمْ لَهُمْ شُرَكَٓاءُۚۛ فَلْيَأْتُوا بِشُرَكَٓائِهِمْ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَ 41
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ 42
خَاشِعَةً اَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ 43
فَذَرْن۪ي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَد۪يثِۜ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَۙ 44
وَاُمْل۪ي لَهُمْۜ اِنَّ كَيْد۪ي مَت۪ينٌ 45
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ 46
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ 47
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِۢ اِذْ نَادٰى وَهُوَ مَكْظُومٌۜ 48
لَوْلَٓا اَنْ تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِنْ رَبِّه۪ لَنُبِذَ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ 49
فَاجْتَبٰيهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِح۪ينَ 50
وَاِنْ يَكَادُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ اِنَّهُ لَمَجْنُونٌۢ 51
وَمَا هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَ 52
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَۙ
Nun. Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki,
1
مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ
Sen, Rabbinin nimeti sayesinde cinlenmiş değilsin.
2
وَاِنَّ لَكَ لَاَجْراً غَيْرَ مَمْنُونٍۚ
Gerçekten senin için kesintisiz bir mükâfaat vardır.
3
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ
Ve şüphesiz sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
4
فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ
Yakında göreceksin, ve görecekler;
5
بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ
Hanginizin fitneye tutulduğunu?
6
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
Elbette Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını en iyi bilendir O; ve kimin hidayete erdiğini de en iyi bilendir O.
7
فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّب۪ينَ
Artık yalanlayanlara boyun eğme!
8
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
İsterler ki; onlara yaltaklık edesin de onlar da sana yaltaklık etsinler.
9
وَلَا تُطِـعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَه۪ينٍۙ
Sakın boyun eğme; çokça yemin eden hiçbir alçağa,
10
هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَم۪يمٍۙ
Ayıplayıp duran, laf getirip götürene,
11
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ
Durmadan hayra engel olan, haddi aşan, çok günahkâra,
12
عُتُلٍّ بَعْدَ ذٰلِكَ زَن۪يمٍۙ
Kabaya, üstelik soysuza,
13
اَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَن۪ينَۜ
Mal ve çocukları var diye,
14
اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا قَالَ اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَ
Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: “Öncekilerin masallarıdır.” der.
15
سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ
Yakında burnuna damga vuracağız.
16
اِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَٓا اَصْحَابَ الْجَنَّةِۚ اِذْ اَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِح۪ينَۙ
Gerçek şu ki biz bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık. Hani sabah vakti onu mutlaka devşireceklerine dair yemin etmişlerdi.
17
وَلَا يَسْتَثْنُونَ
Hiç bir kayıt koymuyorlardı.
18
فَطَافَ عَلَيْهَا طَٓائِفٌ مِنْ رَبِّكَ وَهُمْ نَٓائِمُونَ
Fakat onlar uyurlarken, Rabbin tarafından kuşatan onu kuşatıverdi.
19
فَاَصْبَحَتْ كَالصَّر۪يمِ
Sonunda devşirilmiş gibi oldu.
20
فَتَنَادَوْا مُصْبِح۪ينَۙ
Nihayet sabahleyin birbirlerine seslendiler:
21
اَنِ اغْدُوا عَلٰى حَرْثِكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَارِم۪ينَ
“Eğer devşirecekseniz tarlanıza erken gidin.”
22
فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَۙ
Derken, fısıldaşarak gittiler.
23
اَنْ لَا يَدْخُلَنَّهَا الْيَوْمَ عَلَيْكُمْ مِسْك۪ينٌ
“Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşımıza çıkmasın.”
24
وَغَدَوْا عَلٰى حَرْدٍ قَادِر۪ينَ
Güçleri yetebilirmiş gibi erkenden çıktılar.
25
فَلَمَّا رَاَوْهَا قَالُٓوا اِنَّا لَضَٓالُّونَۙ
Fakat onu görünce: “Kesinlikle biz şaşırmışız.” dediler.
26
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
“Hayır, biz tamamen mahrumuz!”
27
قَالَ اَوْسَطُهُمْ اَلَمْ اَقُلْ لَـكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ
Mutedil olanları dedi ki: “Ben size dememiş miydim? Tesbih etmeniz gerekmez miydi?”
28
قَالُوا سُبْحَانَ رَبِّنَٓا اِنَّا كُنَّا ظَالِم۪ينَ
Dediler ki: “Rabbimiz seni tesbih ederiz. Gerçekten bizler zalimlermişiz.”
29
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَلَاوَمُونَ
Ardından birbirlerini kınamaya başladılar;
30
قَالُوا يَا وَيْلَنَٓا اِنَّا كُنَّا طَاغ۪ينَ
Dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgınmışız;”
31
عَسٰى رَبُّنَٓا اَنْ يُبْدِلَنَا خَيْراً مِنْهَٓا اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا رَاغِبُونَ
“Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz.”
32
كَذٰلِكَ الْعَذَابُۜ وَلَعَذَابُ الْاٰخِرَةِ اَكْبَرُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ۟
İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür. Keşke bilselerdi.
33
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ
Doğrusu, muttakiler için Rableri katında Naim cennetleri vardır.
34
اَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِم۪ينَ كَالْمُجْرِم۪ينَۜ
Teslimiyet gösterenleri biz suçlular gibi tutar mıyız hiç?
35
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَۚ
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
36
اَمْ لَـكُمْ كِتَابٌ ف۪يهِ تَدْرُسُونَۙ
Yoksa ders aldığınız bir kitap mı var?
37
اِنَّ لَـكُمْ ف۪يهِ لَمَا تَخَيَّرُونَۚ
Beğenip seçtiğiniz her şey mutlaka sizindir diye?
38
اَمْ لَـكُمْ اَيْمَانٌ عَلَيْنَا بَالِغَةٌ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ اِنَّ لَـكُمْ لَمَا تَحْكُمُونَۚ
Yoksa üzerimizde: “Ne hükmederseniz muhakkak sizindir.” diye kıyamet gününe kadar sürecek yeminleriniz mi vardır?
39
سَلْهُمْ اَيُّهُمْ بِذٰلِكَ زَع۪يمٌۚۛ
Sor onlara: “Hangisi bunu yüklenecek?”
40
اَمْ لَهُمْ شُرَكَٓاءُۚۛ فَلْيَأْتُوا بِشُرَكَٓائِهِمْ اِنْ كَانُوا صَادِق۪ينَ
Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse ortaklarını getirsinler.
41
يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ
Baldırın açılacağı o günde onlar secde etmeye davet edilecekler de, buna güç yetiremeyecekler.
42
خَاشِعَةً اَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ
Gözleri önlerine eğilmiş, kendilerini bir zillet kaplamış olarak. Oysa onlar sapasağlam iken secdeye davet edilmişlerdi.
43
فَذَرْن۪ي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَد۪يثِۜ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَۙ
Artık beni ve bu sözü yalanlayanları baş başa bırak. Biz onları bilmeyecekleri bir yerden derece derece azaba yaklaştıracağız.
44
وَاُمْل۪ي لَهُمْۜ اِنَّ كَيْد۪ي مَت۪ينٌ
Ben onlara süre tanıyorum. Düzenim elbette sapasağlamdır.
45
اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ اَجْراً فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَۚ
Yoksa sen onlardan ücret istiyorsunda onlar bu yüzden borç yüküne mi girdiler?
46
اَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
Yoksa gayb onların yanındadır da onlar mı yazıyorlar?
47
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِۢ اِذْ نَادٰى وَهُوَ مَكْظُومٌۜ
Şimdi Rabbinin hükmüne sabret ve balığın arkadaşı gibi olma! Hani o gamla dolu olarak çağrıda bulunmuştu.
48
لَوْلَٓا اَنْ تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِنْ رَبِّه۪ لَنُبِذَ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ
Eğer ona Rabbinden bir nimet ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş bir halde çıplak bir yere atılmış olacaktı.
49
فَاجْتَبٰيهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.
50
وَاِنْ يَكَادُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ اِنَّهُ لَمَجْنُونٌۢ
Gerçek şu ki, küfürlerinde ısrar edenler, Zikri duyduklarında seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. Bir de: “O, gerçekten bir delidir.” diyorlar.
51
وَمَا هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَ
Halbuki o, ancak alemler için bir öğüttür.
52

Sureler

Mealler