Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Kaf. Şanlı Kur'an'a yemin olsun ki.
2 Onlar kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. İnkar edenler "Bu şaşılacak bir şey."
3 "Biz öldüğümüzde ve toprak olduğumuzda mı (yeniden dirileceğiz)? Bu çok uzak bir dönüş" dediler.
4 Biz toprağın onlardan neyi eksiltip aldığını çok iyi biliriz. Bizim katımızdaki saklı olan, yazılı belgelerde (her parçaları) kayıtlıdır.
5 Kendilerine gelen Kur'an'ı yalanladılar, sonra onlar şaşkınlık içindeler.
6 Onlar üzerilerindeki semaya bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz. O semada zayıf olan bir yer var mı?
7 Yeryüzünü yayıp uzatmış, yeryüzüne dağları kondurmuş ve her türlü güzel bitkileri çiftler halinde bitirmişizdir.
8 Samimi olarak yönelen her kul için, bunlarda bir öğüt ve kavrayış zenginliği var.
9 Biz gökyüzünden bereketli su indiririz ve o suyla bahçelerdeki bitkileri ve insanların topladığı olgunlaşmış tohumları yetiştiririz.
10 Ağaçlarında dizi dizi hurmaların olduğu yüksek hurma ağaçlarını (bitiririz).
11 Bunlar (Allah'ın) kulları için yarattığı rızıklar olduğu gibi, o yağmurla ölümünden sonra ölü beldeleri diriltiriz. (İnsanların topraktan) Çıkışları da böyle olacak.
12 Onlardan önce Nuh kavmi, Ressi halkı ve Semud kavmi de yalanlamıştı.
13 Ad kavmi, Firavun ve Lut kavmi.
14 Eyke halkı ve Tubbe halkı da elçileri yalanlamışlardı da, Allah'ın vaat ettiği azap üzerlerine gerçekleşmişti.
15 Biz ilk yaratılışta yorulduk mu ki? Onlar yeniden yaratılacaklarından şüphe içerisine düştüler.
16 Şüphesiz ki insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine neler fısıldadığını biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.
17 Sağında ve solunda oturan (kişinin yaptıklarını) iki adet kayıt edici görevli var.
18 (Kişi) Söz olarak ne söylese kesinlikle onun yanında hazır bir gözcü vardır.
19 Mutlak olan ölüm sarhoşluğu geldiğinde, gözcü "İşte kendisinden kaçtığın ölüm bu."
20 İşaret verildiğinde de "Bu da vaat edilen gün" der.
21 Her nefis o gün bir rehber ve bir şahit ile beraber gelir.
22 (Şahit ve rehber) Sen bundan önce, bu günü görmezden gelerek geçirdin. Şimdi senin gözlerinden örtüyü kaldırdık. Artık bundan sonra gözün, çok sert geçecek bu günü gördü.
23 Arkadaşı dedi ki "Bu benim yanımda hep hazırdı."
24 Allah "Doğruları inkar eden tüm inatçıları cehennemin içine atın."
25 "Hayra engel olan aşırı gitmiş şüpheciyi (atın ateşe)."
26 "O Allah ile beraber başka bir ilah edinendi. Artık onu çok şiddetli bir azabın içine atın" der.
27 Yakın arkadaşı "Rabbim onu ben yoldan çıkarıp azdırdım. Ancak o da zaten uzak bir sapkınlık içinde idi.
28 Allah "Benim yanımda çekişmeyin. Ben size vaatlerimi, siz dünyada iken gönderdim."
29 Vaat edilen söz benim yanımda değişmez. Ben kullarıma haksızlık yapıcı değilim.
30 Kıyamet günü cehenneme "doldun mu?" diye sorarız. Cehennemde "Daha yok mu" der.
31 Allah dan sakınıp korunanlar için, uzak olmayan cennet yaklaştırılır.
32 İşte Allah'ın emirlerine gönülden sahip çıkanların hepsine vaat edilen.
33 Görmediği halde Rahmana karşı saygı duyup ve arzu dolu bir kalple gelenler için (vaat edilen cennet).
34 "Ebedi hayatın olduğu bu günde, güvenlik içinde oraya (cennete) girin" denir.
35 Orada onların istedikleri her şey ve fazlası da bizim yanımızda hazır.
36 Onlardan önce, onlardan daha güçlü ve daha zorba olan nice şehirleri yok ettiğimizde, başka beldelerde kaçacak yer aradılar.
37 Samimi bir kalbi ve doğru işiten bir kulağı olan birisi için, bunlarda alınacak öğütler var ve o kişi, doğru olana (bu habere) şahitlik edendir.
38 Şüphesiz ki biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında olanları altı günde yarattık. Bu yaratmadan dolayı da bize hiçbir yorgunluk dokunmamıştır.
39 Onların sana söylediklerine sabret ve sen güneşin doğmasından önce ve güneşin batmasından önce Rabbini anarak bütün noksan sıfatlardan beri tutarak yücelt.
40 Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da Rabbini anarak yücelt.
41 O kıyamet günü, yakın bir yerden bir çağırıcının çağırmasına kulak ver.
42 O gün insanlar güçlü bir ses işitirler. İşte bu gün kalkıp (mezarlardan) dirilme günüdür.
43 Elbetteki hayat veren de biziz, öldürende biz ve dönüş bizedir.
44 O kıyamet günü toprak, dirildiklerinde onlardan hemen ayrılır. Yeniden diriltmek bizim için çok kolaydır.
45 Biz onların söylediklerinin hepsini biliyoruz. Sen onlara kabul ettirmek için zor kullanacak değilsin. Sen, benim vaat ettiğim o günden korkanlara, yalnızca Kur'an ile öğüt ver.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قٓ۠ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِۚ 1
بَلْ عَجِبُٓوا اَنْ جَٓاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْـكَافِرُونَ هٰذَا شَيْءٌ عَج۪يبٌ 2
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباًۚ ذٰلِكَ رَجْعٌ بَع۪يدٌ 3
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْاَرْضُ مِنْهُمْۚ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَف۪يظٌ 4
بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُمْ فَهُمْ ف۪ٓي اَمْرٍ مَر۪يجٍ 5
اَفَلَمْ يَنْظُرُٓوا اِلَى السَّمَٓاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِنْ فُرُوجٍ 6
وَالْاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ وَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍۙ 7
تَبْصِرَةً وَذِكْرٰى لِكُلِّ عَبْدٍ مُن۪يبٍ 8
وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً مُبَارَكاً فَاَنْبَتْنَا بِه۪ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَص۪يدِۙ 9
وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَض۪يدٌۙ 10
رِزْقاً لِلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتاًۜ كَذٰلِكَ الْخُرُوجُ 11
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَاَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُۙ 12
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَاِخْوَانُ لُوطٍۙ 13
وَاَصْحَابُ الْاَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍۜ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَع۪يدِ 14
اَفَعَي۪ينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۜ بَلْ هُمْ ف۪ي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَد۪يدٍ۟ 15
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِه۪ نَفْسُهُۚ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ 16
اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَم۪ينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَع۪يدٌ 17
مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَق۪يبٌ عَت۪يدٌ 18
وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ 19
وَنُفِـخَ فِي الصُّورِۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَع۪يدِ 20
وَجَٓاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَٓائِقٌ وَشَه۪يدٌ 21
لَقَدْ كُنْتَ ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا فَـكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَٓاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَد۪يدٌ 22
وَقَالَ قَر۪ينُهُ هٰذَا مَا لَدَيَّ عَت۪يدٌۜ 23
اَلْقِيَا ف۪ي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَن۪يدٍۙ 24
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُر۪يبٍۙ 25
اَلَّذ۪ي جَعَلَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَاَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّد۪يدِ 26
قَالَ قَر۪ينُهُ رَبَّنَا مَٓا اَطْغَيْتُهُ وَلٰكِنْ كَانَ ف۪ي ضَلَالٍ بَع۪يدٍ 27
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ اِلَيْكُمْ بِالْوَع۪يدِ 28
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟ 29
يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَز۪يدٍ 30
وَاُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّق۪ينَ غَيْرَ بَع۪يدٍ 31
هٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ اَوَّابٍ حَف۪يظٍۚ 32
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَٓاءَ بِقَلْبٍ مُن۪يبٍ 33
اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ 34
لَهُمْ مَا يَشَٓاؤُ۫نَ ف۪يهَا وَلَدَيْنَا مَز۪يدٌ 35
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشاً فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِۜ هَلْ مِنْ مَح۪يصٍ 36
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ 37
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍۗ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ 38
فَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِۚ 39
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاَدْبَارَ السُّجُودِ 40
وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ 41
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ 42
اِنَّا نَحْنُ نُحْـي۪ وَنُم۪يتُ وَاِلَيْنَا الْمَص۪يرُۙ 43
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْاَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعاًۜ ذٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَس۪يرٌ 44
نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْاٰنِ مَنْ يَخَافُ وَع۪يدِ 45
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
قٓ۠ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِۚ
Kaf. Şanlı Kur'an'a yemin olsun ki.
1
بَلْ عَجِبُٓوا اَنْ جَٓاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْـكَافِرُونَ هٰذَا شَيْءٌ عَج۪يبٌ
Onlar kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. İnkar edenler "Bu şaşılacak bir şey."
2
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباًۚ ذٰلِكَ رَجْعٌ بَع۪يدٌ
"Biz öldüğümüzde ve toprak olduğumuzda mı (yeniden dirileceğiz)? Bu çok uzak bir dönüş" dediler.
3
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْاَرْضُ مِنْهُمْۚ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَف۪يظٌ
Biz toprağın onlardan neyi eksiltip aldığını çok iyi biliriz. Bizim katımızdaki saklı olan, yazılı belgelerde (her parçaları) kayıtlıdır.
4
بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُمْ فَهُمْ ف۪ٓي اَمْرٍ مَر۪يجٍ
Kendilerine gelen Kur'an'ı yalanladılar, sonra onlar şaşkınlık içindeler.
5
اَفَلَمْ يَنْظُرُٓوا اِلَى السَّمَٓاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِنْ فُرُوجٍ
Onlar üzerilerindeki semaya bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz. O semada zayıf olan bir yer var mı?
6
وَالْاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ وَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍۙ
Yeryüzünü yayıp uzatmış, yeryüzüne dağları kondurmuş ve her türlü güzel bitkileri çiftler halinde bitirmişizdir.
7
تَبْصِرَةً وَذِكْرٰى لِكُلِّ عَبْدٍ مُن۪يبٍ
Samimi olarak yönelen her kul için, bunlarda bir öğüt ve kavrayış zenginliği var.
8
وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً مُبَارَكاً فَاَنْبَتْنَا بِه۪ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَص۪يدِۙ
Biz gökyüzünden bereketli su indiririz ve o suyla bahçelerdeki bitkileri ve insanların topladığı olgunlaşmış tohumları yetiştiririz.
9
وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَض۪يدٌۙ
Ağaçlarında dizi dizi hurmaların olduğu yüksek hurma ağaçlarını (bitiririz).
10
رِزْقاً لِلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتاًۜ كَذٰلِكَ الْخُرُوجُ
Bunlar (Allah'ın) kulları için yarattığı rızıklar olduğu gibi, o yağmurla ölümünden sonra ölü beldeleri diriltiriz. (İnsanların topraktan) Çıkışları da böyle olacak.
11
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَاَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُۙ
Onlardan önce Nuh kavmi, Ressi halkı ve Semud kavmi de yalanlamıştı.
12
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَاِخْوَانُ لُوطٍۙ
Ad kavmi, Firavun ve Lut kavmi.
13
وَاَصْحَابُ الْاَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍۜ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَع۪يدِ
Eyke halkı ve Tubbe halkı da elçileri yalanlamışlardı da, Allah'ın vaat ettiği azap üzerlerine gerçekleşmişti.
14
اَفَعَي۪ينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۜ بَلْ هُمْ ف۪ي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَد۪يدٍ۟
Biz ilk yaratılışta yorulduk mu ki? Onlar yeniden yaratılacaklarından şüphe içerisine düştüler.
15
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِه۪ نَفْسُهُۚ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ
Şüphesiz ki insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine neler fısıldadığını biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.
16
اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَم۪ينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَع۪يدٌ
Sağında ve solunda oturan (kişinin yaptıklarını) iki adet kayıt edici görevli var.
17
مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَق۪يبٌ عَت۪يدٌ
(Kişi) Söz olarak ne söylese kesinlikle onun yanında hazır bir gözcü vardır.
18
وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ
Mutlak olan ölüm sarhoşluğu geldiğinde, gözcü "İşte kendisinden kaçtığın ölüm bu."
19
وَنُفِـخَ فِي الصُّورِۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَع۪يدِ
İşaret verildiğinde de "Bu da vaat edilen gün" der.
20
وَجَٓاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَٓائِقٌ وَشَه۪يدٌ
Her nefis o gün bir rehber ve bir şahit ile beraber gelir.
21
لَقَدْ كُنْتَ ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا فَـكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَٓاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَد۪يدٌ
(Şahit ve rehber) Sen bundan önce, bu günü görmezden gelerek geçirdin. Şimdi senin gözlerinden örtüyü kaldırdık. Artık bundan sonra gözün, çok sert geçecek bu günü gördü.
22
وَقَالَ قَر۪ينُهُ هٰذَا مَا لَدَيَّ عَت۪يدٌۜ
Arkadaşı dedi ki "Bu benim yanımda hep hazırdı."
23
اَلْقِيَا ف۪ي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَن۪يدٍۙ
Allah "Doğruları inkar eden tüm inatçıları cehennemin içine atın."
24
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُر۪يبٍۙ
"Hayra engel olan aşırı gitmiş şüpheciyi (atın ateşe)."
25
اَلَّذ۪ي جَعَلَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَاَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّد۪يدِ
"O Allah ile beraber başka bir ilah edinendi. Artık onu çok şiddetli bir azabın içine atın" der.
26
قَالَ قَر۪ينُهُ رَبَّنَا مَٓا اَطْغَيْتُهُ وَلٰكِنْ كَانَ ف۪ي ضَلَالٍ بَع۪يدٍ
Yakın arkadaşı "Rabbim onu ben yoldan çıkarıp azdırdım. Ancak o da zaten uzak bir sapkınlık içinde idi.
27
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ اِلَيْكُمْ بِالْوَع۪يدِ
Allah "Benim yanımda çekişmeyin. Ben size vaatlerimi, siz dünyada iken gönderdim."
28
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟
Vaat edilen söz benim yanımda değişmez. Ben kullarıma haksızlık yapıcı değilim.
29
يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَز۪يدٍ
Kıyamet günü cehenneme "doldun mu?" diye sorarız. Cehennemde "Daha yok mu" der.
30
وَاُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّق۪ينَ غَيْرَ بَع۪يدٍ
Allah dan sakınıp korunanlar için, uzak olmayan cennet yaklaştırılır.
31
هٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ اَوَّابٍ حَف۪يظٍۚ
İşte Allah'ın emirlerine gönülden sahip çıkanların hepsine vaat edilen.
32
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَٓاءَ بِقَلْبٍ مُن۪يبٍ
Görmediği halde Rahmana karşı saygı duyup ve arzu dolu bir kalple gelenler için (vaat edilen cennet).
33
اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ
"Ebedi hayatın olduğu bu günde, güvenlik içinde oraya (cennete) girin" denir.
34
لَهُمْ مَا يَشَٓاؤُ۫نَ ف۪يهَا وَلَدَيْنَا مَز۪يدٌ
Orada onların istedikleri her şey ve fazlası da bizim yanımızda hazır.
35
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشاً فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِۜ هَلْ مِنْ مَح۪يصٍ
Onlardan önce, onlardan daha güçlü ve daha zorba olan nice şehirleri yok ettiğimizde, başka beldelerde kaçacak yer aradılar.
36
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ
Samimi bir kalbi ve doğru işiten bir kulağı olan birisi için, bunlarda alınacak öğütler var ve o kişi, doğru olana (bu habere) şahitlik edendir.
37
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍۗ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ
Şüphesiz ki biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında olanları altı günde yarattık. Bu yaratmadan dolayı da bize hiçbir yorgunluk dokunmamıştır.
38
فَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِۚ
Onların sana söylediklerine sabret ve sen güneşin doğmasından önce ve güneşin batmasından önce Rabbini anarak bütün noksan sıfatlardan beri tutarak yücelt.
39
وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاَدْبَارَ السُّجُودِ
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da Rabbini anarak yücelt.
40
وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ
O kıyamet günü, yakın bir yerden bir çağırıcının çağırmasına kulak ver.
41
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ
O gün insanlar güçlü bir ses işitirler. İşte bu gün kalkıp (mezarlardan) dirilme günüdür.
42
اِنَّا نَحْنُ نُحْـي۪ وَنُم۪يتُ وَاِلَيْنَا الْمَص۪يرُۙ
Elbetteki hayat veren de biziz, öldürende biz ve dönüş bizedir.
43
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْاَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعاًۜ ذٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَس۪يرٌ
O kıyamet günü toprak, dirildiklerinde onlardan hemen ayrılır. Yeniden diriltmek bizim için çok kolaydır.
44
نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْاٰنِ مَنْ يَخَافُ وَع۪يدِ
Biz onların söylediklerinin hepsini biliyoruz. Sen onlara kabul ettirmek için zor kullanacak değilsin. Sen, benim vaat ettiğim o günden korkanlara, yalnızca Kur'an ile öğüt ver.
45

Sureler

Mealler