Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Gök çatlayıp yarıldığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
2 Rabbine kulak verir duruma geldiği, gerekçeli olarak haddi bildirildiği zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
3 Yerin tozu dumanı atılıp dümdüz edildiği zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
4 Yer içindeki hazineleri ve ölüleri dışına atıp tamamen boşaldığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
5 Rabbine kulak verip, gerekçeli olarak O’na itaate mecbur kılındığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
6 Ey insan, sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarf etmektesin. Endişelenme, Rabbine de, amellerinin mükâfatına da kavuşacaksın.
7 Açıklama istiyorsanız eğer, amel defteri sağından verilen hesaba çekilecek.
8 Kolay bir şekilde mahşerde hesaba çekilecek.
9 Ailesine, mü’minlerin yanına sevinçle dönecek.
10 Bir açıklama daha istiyorsanız, amel defteri arkasından verilen feryat edecek.
11 'Yetiş ey ölüm!' diye feryat edecek.
12 Körüklenen, alev püsküren, dehşetli Cehennem ateşine yaslanacak.
13 Çünkü ailesi, yandaşları içinde malları mülkleri sebebiyle şımarmıştı.
14 Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.
15 Oysa Rabbi onu biliyor, görüyordu.
16 Başka söze gerek yok. Şafak vaktine yemin ederim.
17 Geceye ve karanlığı içinde bir araya getirdiği, topladığı şeylere yemin ederim.
18 Düzgün bir dolunay haline geldiği zamandaki aya yemin ederim.
19 Elbette siz, ey inkâr edenler, kademe kademe artan şiddetli azaplara dûçâr olacaksınız.
20 Böyleyken, onların ne imtiyazları var da, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara, âhirete iman etmiyorlar.
21 Kendilerine Kur’ân okunduğu zaman da secde etmiyorlar, saygı göstermiyorlar, namaza yaklaşmıyorlar.
22 Aksine, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek ört-bas edip inkârda ısrar edenler, kafirler, Kur’ân’ı yalanlayanlardır.
23 Halbuki Allah, onların içlerinde sakladıklarını iyi biliyor.
24 Öyleyse onlara can yakıp inleten müthiş azâbı haber ver.
25 Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri müjdele, onlara bitmez tükenmez mükâfatlar vardır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اِذَا السَّمَٓاءُ انْشَقَّتْۙ 1
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۙ 2
وَاِذَا الْاَرْضُ مُدَّتْۙ 3
وَاَلْقَتْ مَا ف۪يهَا وَتَخَلَّتْۙ 4
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۜ 5
يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحاً فَمُلَاق۪يهِۚ 6
فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ۙ 7
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَاباً يَس۪يراًۙ 8
وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ 9
وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ وَرَٓاءَ ظَهْرِه۪ۙ 10
فَسَوْفَ يَدْعُوا ثُبُوراًۙ 11
وَيَصْلٰى سَع۪يراًۜ 12
اِنَّهُ كَانَ ف۪ٓي اَهْلِه۪ مَسْرُوراً 13
اِنَّهُ ظَنَّ اَنْ لَنْ يَحُورَۚۛ 14
بَلٰىۚۛ اِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِه۪ بَص۪يراًۜ 15
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالشَّفَقِۙ 16
وَالَّيْلِ وَمَا وَسَقَۙ 17
وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَۙ 18
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقاً عَنْ طَبَقٍۜ 19
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَۙ 20
وَاِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْاٰنُ لَا يَسْجُدُونَۜ 21
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَۘ 22
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَۘ 23
فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ 24
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ 25
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اِذَا السَّمَٓاءُ انْشَقَّتْۙ
Gök çatlayıp yarıldığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
1
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۙ
Rabbine kulak verir duruma geldiği, gerekçeli olarak haddi bildirildiği zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
2
وَاِذَا الْاَرْضُ مُدَّتْۙ
Yerin tozu dumanı atılıp dümdüz edildiği zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
3
وَاَلْقَتْ مَا ف۪يهَا وَتَخَلَّتْۙ
Yer içindeki hazineleri ve ölüleri dışına atıp tamamen boşaldığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
4
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۜ
Rabbine kulak verip, gerekçeli olarak O’na itaate mecbur kılındığı zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir.
5
يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحاً فَمُلَاق۪يهِۚ
Ey insan, sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarf etmektesin. Endişelenme, Rabbine de, amellerinin mükâfatına da kavuşacaksın.
6
فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ۙ
Açıklama istiyorsanız eğer, amel defteri sağından verilen hesaba çekilecek.
7
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَاباً يَس۪يراًۙ
Kolay bir şekilde mahşerde hesaba çekilecek.
8
وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ
Ailesine, mü’minlerin yanına sevinçle dönecek.
9
وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ وَرَٓاءَ ظَهْرِه۪ۙ
Bir açıklama daha istiyorsanız, amel defteri arkasından verilen feryat edecek.
10
فَسَوْفَ يَدْعُوا ثُبُوراًۙ
'Yetiş ey ölüm!' diye feryat edecek.
11
وَيَصْلٰى سَع۪يراًۜ
Körüklenen, alev püsküren, dehşetli Cehennem ateşine yaslanacak.
12
اِنَّهُ كَانَ ف۪ٓي اَهْلِه۪ مَسْرُوراً
Çünkü ailesi, yandaşları içinde malları mülkleri sebebiyle şımarmıştı.
13
اِنَّهُ ظَنَّ اَنْ لَنْ يَحُورَۚۛ
Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.
14
بَلٰىۚۛ اِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِه۪ بَص۪يراًۜ
Oysa Rabbi onu biliyor, görüyordu.
15
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالشَّفَقِۙ
Başka söze gerek yok. Şafak vaktine yemin ederim.
16
وَالَّيْلِ وَمَا وَسَقَۙ
Geceye ve karanlığı içinde bir araya getirdiği, topladığı şeylere yemin ederim.
17
وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَۙ
Düzgün bir dolunay haline geldiği zamandaki aya yemin ederim.
18
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقاً عَنْ طَبَقٍۜ
Elbette siz, ey inkâr edenler, kademe kademe artan şiddetli azaplara dûçâr olacaksınız.
19
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَۙ
Böyleyken, onların ne imtiyazları var da, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara, âhirete iman etmiyorlar.
20
وَاِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْاٰنُ لَا يَسْجُدُونَۜ
Kendilerine Kur’ân okunduğu zaman da secde etmiyorlar, saygı göstermiyorlar, namaza yaklaşmıyorlar.
21
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَۘ
Aksine, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek ört-bas edip inkârda ısrar edenler, kafirler, Kur’ân’ı yalanlayanlardır.
22
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَۘ
Halbuki Allah, onların içlerinde sakladıklarını iyi biliyor.
23
فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ
Öyleyse onlara can yakıp inleten müthiş azâbı haber ver.
24
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri müjdele, onlara bitmez tükenmez mükâfatlar vardır.
25

Sureler

Mealler