Enbiyâ Suresi 65. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Enbiyâ Suresi 112 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 73. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 322 sayfa numarasında yer almaktadır.
ثُمَّ نُكِسُوا عَلٰى رُؤُ۫سِهِمْۚ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يَنْطِقُونَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 322
Sayfa 322
İlgili Sure
Enbiyâ Suresi
Enbiyâ Suresi
Önceki
Enbiyâ Suresi 64. Ayet
Enbiyâ Suresi 64. Ayet
Sonraki
Enbiyâ Suresi 66. Ayet
Enbiyâ Suresi 66. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Ama çok geçmeden, yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve İbrahim'e: “Bu putların konuşamadıklarını, kendin de pekala biliyorsun!” dediler. |
Abdullah Parlıyan | Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler. |
Adem Uğur | Sonra gene kafaları alt üst olup eski fikirlerinde ısrarla: "Sen gerçekten bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!" (dediler). |
Ahmed Hulusi | Sonra da eski kafalarına, eski inanç ve tartışmalarına döndüler. 'Sen bunların konuşmayacağını pekâlâ biliyorsun' dediler. |
Ahmet Tekin | Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: 'Andolsun bunların konuşamayacaklarını sen de bilirsin!' |
Ahmet Varol | Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin." |
Ali Bulaç | Sonra yine eski kafalarına (akıllarına) döndüler (ve Nemrud İbrâhîm’e şöyle dedi.) Sen gerçekten biliyorsun ki, bu putlar konuşamazlar. |
Ali Fikri Yavuz | Ne var ki, ardından (kendilerini küfre iten aynı sebeplerle) yeniden serkeşliklerine, eski hallerine dönüp İbrahim’e, “Sen de pekalâ bilirsin ki, bunlar konuşmaz!” diye çıkıştılar. |
Ali Ünal | (64-65) Kendi kendilerine dönüp birbirlerine, “Doğrusu siz zâlimlerdensiniz” dedikten sonra, gönüllerindeki eski inançları depreşerek, “Ey İbrâhim! Sen bunların konuşmayacağını bilirsin” dediler. |
Bayraktar Bayraklı | (64-65) Kendi kendilerine: «Dogrusu siz haksizsiniz", sonra kafalarinda olan eski inanclarina donerek: «Ey Ibrahim! Bunlarin konusmayacagini, and olsun ki, bilirsin» dediler. |
Bekir Sadak | Sonra da başları üzerine döndüler de: «And olsun ki bunların konuşamıyacağını sen de bilirsin» dediler. |
Celal Yıldırım | Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim'e: “Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar” dediler. |
Cemal Külünkoğlu | Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. |
Diyanet İşleri | (64-65) Kendi kendilerine: 'Doğrusu siz haksızsınız', sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: 'Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin' dediler. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler. |
Diyanet Vakfı | Sonra tekrar eski kafalarına döndüler: 'Bunların konuşamadığını sen gayet iyi bilirsin!' |
Edip Yüksel | Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: «And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin.» dediler. |
Elmalılı ( Sade ) | Sonra tepeleri üstü ters döndüler: «Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin.» dediler. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler |
Elmalılı Hamdi Yazır | Sonra yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin." |
Gültekin Onan | Sonra başaşağı edildiler de: “Sen de çok iyi bilirsin ki bunlar konuşamazlar.” |
Harun Yıldırım | Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler. |
Hasan Basri Çantay | Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: 'Yemîn olsun (sen de) bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!' (dediler). |
Hayrat Neşriyat | Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler. |
İbni Kesir | Sonra eski görüşlerine geri dönüp İbrahim'e "Bunların konuşamadıklarını sen çok iyi biliyorsun" dediler. |
İlyas Yorulmaz | Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler de, “Şüphesiz bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin” (dediler). |
İnsan Dergisi | Ne var ki, yüzyıllardan beri süregelen bir sistemin yanlışlığını itiraf etmek ve "dünkü çocuğun" karşısında yenilgiyi kabullenip hakikate boyun eğmek onlar için hiç de kolay değildi. Dahası, tek tanrı inancını benimsemek ve bu inanca göre hayatı yeni baştan kurmak hiç mi hiç işlerine gelmezdi. Haksızlığın, hırsızlığın, sömürünün mahkûm edildiği, dürüstlük ve erdemliliğin en yüce değer hâline geldiği, hak ve adalet prensiplerinin egemen olduğu bir toplum düzeninde yaşamak onlar için ölüm demekti. Bunun için, eski kafalarına geri dönüp, "Lâf cambazlığı yapma, ey İbrahim!" dediler, "Sen de pekâlâ bilirsin ki, putlar konuşamaz!" |
Kadri Çelik | Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim'e:) "Bu (put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!" dediler. |
Mahmut Kısa | Sonra başlarını eğdiler ve andolsun ki dediler, sen de bunların konuşmadığını bilirsin. |
Muhammed Esed | Fakat daha sonra, baş aşağı çevrilmiş bilinç haline (geri dönerek); "Doğrusu, onların konuşamayacağını kendin de çok iyi biliyorsun!" (dediler). |
Mustafa İslamoğlu | Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.» |
Ömer Nasuhi Bilmen | Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler. “Sen de pekâlâ bunların konuşmadığını biliyorsun. ” dediler. |
Ömer Öngüt | Sonra yine eski kafalarına döndüler ve: -Onların konuşamayacağını sen çok iyi bilirsin, dediler. |
Şaban Piriş | Sonra, yine eski kafalarına/düşüncelerine döndüler: “Kesinlikle sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar!” |
Sadık Türkmen | Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim'e «Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar,» dediler. |
Seyyid Kutub | Fakat bunu dışa vurmayıp sonra yine önceki görüşlerine dönüp İbrâhim’e: "Bunların konuşmadıklarını sen de pek iyi bilirsin!" dediler. |
Suat Yıldırım | Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar," dediler. |
Süleyman Ateş | Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: «Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin.» |
Süleymaniye Vakfı | Sonra başları önlerine eğildi de dediler ki “Sen de biliyorsun ki bunlar konuşmazlar.” |
Tefhim-ul Kuran | Sonra yine eski kafalarına döndüler. 'Bunların konuşmayacağını sen de biliyorsun' dediler. |
Ümit Şimşek | Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar." |
Yaşar Nuri Öztürk | Sonra (vicdanlarından) kafalarına döndüler ve "Andolsun ki bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin" dediler. |
Sureler
Sayfa 322
Mushaf
Mushaf
Enbiyâ Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Enbiyâ Suresi 64. Ayet
Önceki
Önceki
Enbiyâ Suresi 66. Ayet
Sonraki
Sonraki