|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
قُلْ اُو۫حِيَ اِلَيَّ اَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُٓوا اِنَّا سَمِعْنَا قُرْاٰناً عَجَباًۙ (1-2) De ki: «Cinlerden bir toplulugun Kuran'i dinledigi bana vahyolundu; onlar soyle demislerdir.» «Dogrusu biz, dogru yola goturen, hayrete dusuren bir Kuran dinledik de ona inandik; biz, Rabbimize hicbir seyi ortak kosmayacagiz.» |
1 |
|
يَهْد۪ٓي اِلَى الرُّشْدِ فَاٰمَنَّا بِه۪ۜ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَٓا اَحَداًۙ (1-2) De ki: «Cinlerden bir toplulugun Kuran'i dinledigi bana vahyolundu; onlar soyle demislerdir.» «Dogrusu biz, dogru yola goturen, hayrete dusuren bir Kuran dinledik de ona inandik; biz, Rabbimize hicbir seyi ortak kosmayacagiz.» |
2 |
|
وَاَنَّهُ تَعَالٰى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَداًۙ «Dogrusu Rabbimizin yuceligi her yucelikten ustundur. O, zevce ve cocuk edinmemistir. |
3 |
|
وَاَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَف۪يهُنَا عَلَى اللّٰهِ شَطَطاًۙ «Dogrusu aramizdaki beyinsiz, Allah'a karsi yalanlar uyduruyordu.» |
4 |
|
وَاَنَّا ظَنَنَّٓا اَنْ لَنْ تَقُولَ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللّٰهِ كَذِباًۙ «Dogrusu insalarin ve cinlerin Allah'a karsi yalan uydurabileceklerini sanmazdik.» |
5 |
|
وَاَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْاِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقاًۙ "Gercekten, bir takim insanlar, cinlerin bir takimina siginirlardi da onlarin azginliklarini artirirlardi.» |
6 |
|
وَاَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنْتُمْ اَنْ لَنْ يَبْعَثَ اللّٰهُ اَحَداًۙ «Dogrusu, onlar da sizin, Allah'in kimseyi yeniden diriltmeyeceginizi sandiginiz gibi sanida bulunmuslardi.» |
7 |
|
وَاَنَّا لَمَسْنَا السَّمَٓاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَساً شَد۪يداً وَشُهُباًۙ «Dogrusu biz gogu yokladik; onu sert bekciler ve kayan ateslerle doldurulmus bulduk.» |
8 |
|
وَاَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِۜ فَمَنْ يَسْتَمِعِ الْاٰنَ يَجِدْ لَهُ شِهَاباً رَصَداًۙ «Dogrusu biz, gogun dinleyebilecegimiz bir yerinde otururduk; ama simdi kim dinleyecek olsa, kendisini gozleyen bir ates buluyor.» |
9 |
|
وَاَنَّا لَا نَدْر۪ٓي اَشَرٌّ اُر۪يدَ بِمَنْ فِي الْاَرْضِ اَمْ اَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَداًۙ «Yeryuzunde olanlara kotuluk mu murad edildi yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemistir, dogrusu biz bilemeyiz.» |
10 |
|
وَاَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذٰلِكَۜ كُنَّا طَرَٓائِقَ قِدَداًۙ «Dogrusu aramizda iyiler de vardir, bundan asagi bulunanlar da vardir. Biz, turlu turlu yolda olan topluluklardik. |
11 |
|
وَاَنَّا ظَنَنَّٓا اَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللّٰهَ فِي الْاَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَباًۙ «Yeryuzunde kalsak da Allah'i aciz birakamiyacagimiz, baska yere kacsak da, O'nu aciz kilamayacagimiz gercegini suphesiz anladik.» |
12 |
|
وَاَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدٰٓى اٰمَنَّا بِه۪ۜ فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّه۪ فَلَا يَخَافُ بَخْساً وَلَا رَهَقاًۙ «Şuphesiz, dogruluk rehberi olan Kuran'i dinledigimizde ona inandik; kim Rabbine inanirsa, o, ecrinin eksiltileceginden ve kendisine haksizlik edileceginden korkmaz.» |
13 |
|
وَاَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَۜ فَمَنْ اَسْلَمَ فَاُو۬لٰٓئِكَ تَحَرَّوْا رَشَداً «cimizde, kendini Allah'a vermis olanlar da, yazik edenler de vardir. Kendini Allah'a veren kimseler, iste onlar, dogru yolu arayanlar, ona layik olanlardir.» |
14 |
|
وَاَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَباًۙ "Kendilerine yazik edenlere gelince; onlar, cehennemin odunlari oldular.» |
15 |
|
وَاَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّر۪يقَةِ لَاَسْقَيْنَاهُمْ مَٓاءً غَدَقاًۙ (16-17) Ama dogru yola girmis olsalardi, onlari bu hususta denememiz icin onlara bol su icirirdik; kim Rabbini anmaktan yuz cevirirse, Rabbi onu gittikce artan bir azaba ugratir. |
16 |
|
لِنَفْتِنَهُمْ ف۪يهِۚ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّه۪ يَسْلُكْهُ عَذَاباً صَعَداًۙ (16-17) Ama dogru yola girmis olsalardi, onlari bu hususta denememiz icin onlara bol su icirirdik; kim Rabbini anmaktan yuz cevirirse, Rabbi onu gittikce artan bir azaba ugratir. |
17 |
|
وَاَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلّٰهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللّٰهِ اَحَداًۙ Mescidler suphesiz Allah'indir, oyleyse oralarda Allah'a yalvarirken baskasini katmayin. |
18 |
|
وَاَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللّٰهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَداًۜ۟ Allah'in kulu Muhammed, O'na yalvarmak, namaz kilmak icin kalkinca, nerdeyse, cevresinde kecelesirler, birbirlerine girerlerdi. * |
19 |
|
قُلْ اِنَّمَٓا اَدْعُوا رَبّ۪ي وَلَٓا اُشْرِكُ بِه۪ٓ اَحَداً De ki: «Ben sadece Rabbime yalvaririm ve O'na kimseyi ortak kosmam.» |
20 |
|
قُلْ اِنّ۪ي لَٓا اَمْلِكُ لَكُمْ ضَراًّ وَلَا رَشَداً De ki: «Ben size zarar vermeye de iyilik yapmaya da kadir degilim.» |
21 |
|
قُلْ اِنّ۪ي لَنْ يُج۪يرَن۪ي مِنَ اللّٰهِ اَحَدٌ وَلَنْ اَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَداًۙ De ki: «Beni kimse Allah'a karsi savunamaz ve ben O'ndan baska bir siginak bulamam.» |
22 |
|
اِلَّا بَلَاغاً مِنَ اللّٰهِ وَرِسَالَاتِه۪ۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَاِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ «Benim yaptigim yalniz, Allah katindan olani, O'nun gonderdiklerini tebligdir. Allah'a ve peygamberine kim karsi gelirse ona, icinde sonsuz ve temelli kalinacak cehennem atesi vardir.» |
23 |
|
حَتّٰٓى اِذَا رَاَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ اَضْعَفُ نَاصِراً وَاَقَلُّ عَدَداً Sonunda, kendilerine soz verileni gordukleri zaman, kimin yardimcisinin daha gucsuz va sayisinin daha az oldugunu bileceklerdir. |
24 |
|
قُلْ اِنْ اَدْر۪ٓي اَقَر۪يبٌ مَا تُوعَدُونَ اَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبّ۪ٓي اَمَداً De ki: Size soz verilen yakin midir, yoksa Rabbim onu uzun sureli mi kilmistir ben bilmem.» |
25 |
|
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِه۪ٓ اَحَداًۙ Gorulmeyeni bilen Allah, gorulmeyene kimseyi muttali kilmaz. |
26 |
|
اِلَّا مَنِ ارْتَضٰى مِنْ رَسُولٍ فَاِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِه۪ رَصَداًۙ (27-28) Ancak peygamberlerden, bildirmek istedigi bunun disindadir. Rablerinin bildirilerini teblig etmelerini ortaya koymak icin her peygamberin onunden va ardindan gozculer salar; onlarin yaptiklarini ilmiyle kusatir ve herseyi bir bir sayar. * |
27 |
|
لِيَعْلَمَ اَنْ قَدْ اَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَاَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَاَحْصٰى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً (27-28) Ancak peygamberlerden, bildirmek istedigi bunun disindadir. Rablerinin bildirilerini teblig etmelerini ortaya koymak icin her peygamberin onunden va ardindan gozculer salar; onlarin yaptiklarini ilmiyle kusatir ve herseyi bir bir sayar. * |
28 |