Bakara Suresi 48. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Bakara Suresi 286 ayettir. Nüzulü Medine'de olup 87. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 2 sayfa numarasında yer almaktadır.
وَاتَّقُوا يَوْماً لَا تَجْز۪ي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْـٔاً وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 2
Sayfa 2
İlgili Sure
Bakara Suresi
Bakara Suresi
Önceki
Bakara Suresi 47. Ayet
Bakara Suresi 47. Ayet
Sonraki
Bakara Suresi 49. Ayet
Bakara Suresi 49. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve hiçbir insanın ötekine en ufak bir yararının dokunamayacağı, hiç kimseden aracılığın kabul edilmeyeceği, hiç kimseden cezasının affı için bedel alınmayacağı ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği günün mutlaka gelip çatacağı takva bilinciyle yaşasanıza! |
Abdullah Parlıyan | Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. |
Adem Uğur | Kimsenin kimseyi kurtarmak için bir şey ödeyemeyeceği süreçten korunun; (o süreçte) ne (birbirine) şefaat kabul edilir, ne fidye ödenerek biri kurtarılabilir ne de onlara yardım gelir. |
Ahmed Hulusi | Kimsenin, hiçbir şekilde başkasının yerine sorguya çekilmeyeceği; başkasının başına geleceklerin bir kısmını bile göğüsleyemeyeceği; kâfir olarak ölenler için hiçbir şefaatçinin şefaatinin kabul edilmeyeceği; cezaların fidyeye çevrilmeyeceği, kimselere yardımın da yapılmayacağı bir günden, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, kendinizi azaptan koruyun. |
Ahmet Tekin | Hiç kimsenin kimse adına bir şey yapamayacağı, kimseden bir şefaatin kabul edilmeyeceği, kimseden fidye alınmayacağı ve onların (hesaba çekilenlerin) bir yardım göremeyecekleri günden sakının. |
Ahmet Varol | Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. |
Ali Bulaç | Bir de öyle bir azâb gününden sakının ve korkun ki, o günde (kıyamette) hiç bir kimse, hiç bir kimse adına bir şey ödeyemez, kimseden şefâat da kabul edilmez; azâbdan kurtulmak için kimseden bedel ve karşılık alınmaz. (Allah’ın azabından kurtulmak hususunda) o kâfirlere yardım da yapılmaz. |
Ali Fikri Yavuz | Ve takva dairesine girerek öyle bir günden korunmaya çalışın ki, o gün hiç kimse bir başkası adına ödemede bulunamaz, (herkes kendi başının derdine düşüp, kimse başkasının suçunugünahını yüklenemez); kimseden (öyle dünyada yaptığınız türde) bir şefaat, aracılık, iltimas ve kayırma kabul edilmez; kimseden (fidye türünde, azaptan kurtulma karşılığı) herhangi bir şey alınmaz ve o gün kimseye herhangi bir yerden yardım da gelmez. |
Ali Ünal | Hiç kimsenin başkasına fayda veremeyeceği, şefaatin kabul edilmeyeceği, fidye alınmayacağı ve yardım yapılmayacağı bir günden sakınınız. [18] |
Bayraktar Bayraklı | Kimsenin kimseden faydalanamiyacagi, kimseden bir sefaat kabul edilmeyecegi, kimseden bir fidye alinmayacagi ve yardim gorulmeyecegi gunden korunun. |
Bekir Sadak | Ve hiç bir kimsenin hiçbir kimse için birşey ödeyemiyeceği, hiç kimseden (kâfirler hakkında) şefaat kabul olunmayacağı, hiçbir kimseden kurtuluş akçesi alınmayacağı ve onların yardım olunmayacağı günden korkup sakının. |
Celal Yıldırım | Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiç kimseden (Allah'ın izni olmadıkça) herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez. |
Cemal Külünkoğlu | Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez. |
Diyanet İşleri | Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. |
Diyanet Vakfı | Öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine birşey ödeyemez, aracılık (şefaat) kabul edilmez, kimseden bir fidye alınmaz ve yardım da edilmez. |
Edip Yüksel | Ve öyle bir günden korunun ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat da kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz. |
Elmalılı ( Sade ) | Ve kimsenin kimseden bir şey ödeyemeyeceği, kimseden şefaatin kabul olunmayacağı, kimseden fidyenin alınmayacağı ve kimsenin kurtarılamayacağı bir günden sakının! |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Ve öyle bir günden korunun ki kimse kimseden bir şey ödeyemez, kimseden şefaat de kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz, hem onlar kurtarılacak da değillerdir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | Kimsenin kimse yerine birşey ödeyemeyeceği, aracılık (şefaat) kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da edilmeyeceği bir günden sakının. |
Gültekin Onan | Kimsenin kimse için bir şey ödeyemeyeceği günden de sakının ki, ondan hiç bir şefaat kabul edilmez ve ondan fidye de alınmaz.Kendilerine yardım da edilmez!. |
Harun Yıldırım | Ve öyle bir günden korkun ki (o günde) hiçbir kimse, hiçbir kimse nâmına bir şey ödeyemez. Ondan her hangi bir şefaat kabul olunmaz. Ondan bir fidye (bedel) alınmaz, onlara (Allahın azabından kurtulmak hususunda) yardım da edilmez. |
Hasan Basri Çantay | Ve öyle bir günden sakının ki, (o gün) kimse, kimse nâmına bir şey ödemez, ondan(Allah’ın izni olmadıkça) bir şefâat de kabûl edilmez, ondan bir fidye de alınmaz ve onlar yardım (da) olunmazlar! |
Hayrat Neşriyat | Ve öyle bir günden korkun ki; o günde kimse, kimse için bir şey ödeyemez. Şefaat kabul edilmez. Fidye alınmaz ve onlara yardım da edilmez. |
İbni Kesir | Öyle bir günden sakının ki; o gün hiçbir kimse, diğer bir kimsenin cezasını ödeyemez, o kimseden şefaat kabul edilmez, cezasını karşılayacak bedel alınmaz ve onlara yardımda edilmez. |
İlyas Yorulmaz | Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez, hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz ve onlara yardım da edilmez. |
İnsan Dergisi | Ve öyle bir günden sakının ki; o gün hiç kimse başkası adına bedel ödeyemeyecek yahut başkasının cezasını çekmeyecek, hiç kimsenin cezayı hak eden kişinin kurtuluşu için iltimas, aracılık ve şefaat etmesine izin verilmeyecek, hiç kimseden kurtuluş fidyesi kabul edilmeyecek ve ilâhî yardımı hak etmeyen hiç kimseye yardım edilmeyecektir. Ey Yahudiler! Mahşer günü gelip çattığı zaman, mensubu olmakla övündüğünüz ırkınız, meşrebiniz, toplumuz, cemaatiniz size fayda vermeyecek, ilâhî adalet karşısında hiçbir kişi veya toplum özel ve ayrıcalıklı muamele görmeyecektir. Bugün ilâhî mesajdan yüz çevirdiğiniz takdirde, "Peygamber torunları" veya "Şanlı bir tarihin evlatları" olmanız sizi azaptan kurtaramayacaktır. Mahşer günü kişiye ancak imanı ve salih amelleri fayda verecektir. Sözde aracıların, şefaatçilerin hiç kimseye faydası dokunmayacaktır. Şefaat, yetkili kimse nezdinde aracılık ederek bir kimsenin bağışlanmasına veya bir nimete kavuşmasına vesile olmak demektir. Dinî bir terim olarak ise, günahkâr bir kimsenin, Allah katında mertebesi yüksek olan bir zatın Allah'a dua etmesi sonucunda affedilmesi anlamına gelmektedir. Kur'ân, ancak Allah'ın dilediği kimselerin (Yûnus, 10/3; Tâhâ, 20/109; Sebe, 34/23; Necm, 53/26) yine ancak O'nun tayin ettiği kimselere (Enbiyâ, 21/28) şefaat edebileceğini bildirmiştir. Yani kimlerin şefaate lâyık olduğunu ve bu kimselere kimlerin şefaat edeceğini Allah belirlemektedir. Buna göre, şefaat yetkisi verilecek olanlar, diledikleri kişilere değil, ancak şefaati hak ettiği bildirilen kişilere şefaat edeceklerdir. Demek ki asıl ikram şefaat edilene değil, şefaat edene yapılmaktadır. Yani Allah, rızasını kazanmış olan bir kulunu onurlandırmak için, affa layık gördüğü günahkâr bir kulunu azaptan kurtarması için ona şefaat yetkisi vermektedir. Bunun benzeri dünyada da yaşanmaktadır. Örneğin Allah, herhangi bir şekilde hidâyeti hak eden bir kimseyi, razı olduğu bir kulu aracılığıyla hidâyete ulaştırır. Böylece hidâyeti hak eden bir kulunu inkârdan kurtarırken, aynı zamanda o kişinin hidâyetine vesile olan kimseye de ikramda bulunmuş olur. Şu da unutulmamalıdır ki, şefaat yetkisi tamamen ve yalnızca Allah'ın elindedir (Zümer, 39/43) ve Allah'ın izni olmadan hiç kimse şefaat edemeyecektir. Şu hâlde, şefaat kullardan değil Allah'tan istenmeli ve aracıları memnun etmek için değil, Allah'ın rızasını kazanmak için çaba gösterilmelidir. |
Kadri Çelik | Ve hiçbir insanın ötekine en ufak bir yararının dokunmayacağı, hiç kimseden şefaatin kabul edilmeyeceği, kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği Gün(ün mutlaka gelip çatacağı) bilinciyle yaşasanıza! |
Mahmut Kısa | Korkun o günden ki hiç kimse, bir başkasının yerine bir şey ödeyemez o gün; kimsenin kimseye şefaati kabul edilmez, kimseden karşılık da alınmaz, onlara yardım da edilmez. |
Muhammed Esed | Hiç kimsenin hiç kimse adına hiçbir şey ödemeyeceği, kimseden şefaatin kabul edilmeyeceği, kurtuluş akçesi alınmayacağı ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği günün (dehşetinden) korunun! |
Mustafa İslamoğlu | Öyle bir günden korkunuz ki, o günde hiçbir şahıs hiçbir şahıstan dolayı hiçbir şey ödemez. Ve o şahıstan hiçbir şefaat kabul edilmez. Ve ondan hiçbir fidye alınmaz. Ve onlara ne de yardım olunurlar. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden şefaat kabul edilmeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği azap gününden korkup sakının. |
Ömer Öngüt | Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun. |
Şaban Piriş | Öyle bir günden sakının ki; (hiçbir) kimse başka bir kimse adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden, herhangi bir şefaat/aracılık/kayırma da kabul edilmez; o kimseden bir fidye/bir bedel de alınmaz ve onlara yardım da edilmez. |
Sadık Türkmen | Öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, hiç kimseden aracılık kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz ve hiç kimse başkalarından yardım görmez. |
Seyyid Kutub | Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse başkasının yerine birşey ödeyemez, kimseden şefaat kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hem onlara yardım da edilmez. |
Suat Yıldırım | Ve öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse, kimsenin cezâsını çekmez (borcunu ödemez); kimseden şefâat (aracılık, iltimas) da kabul edilmez; kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım yapılmaz. |
Süleyman Ateş | Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden bir şefaatin kabul edilmeyeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korkup sakının. |
Süleymaniye Vakfı | Öyle bir günden çekinip korunun ki o gün kimse kimsenin yerine bedel ödemeyecek, kimseden şefaat [*] kabul edilmeyecek, kimseden tazminat alınmayacak ve kimseye yardım edilmeyecektir. |
Tefhim-ul Kuran | Bir de öyle bir günden korkun ki, ne kimse bir başkasının cezasını öder, ne kimseden şefaat kabul edilir, ne kimseden fidye alınır, ne de onlar bir yardım görürler. |
Ümit Şimşek | Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik bir başka benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten şefaat kabul edilmez, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez. |
Yaşar Nuri Öztürk | Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden bir şefaatin kabul edilmeyeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım edilmeyeceği günden korkun. |
Sureler
Sayfa 2
Mushaf
Mushaf
Bakara Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Bakara Suresi 47. Ayet
Önceki
Önceki
Bakara Suresi 49. Ayet
Sonraki
Sonraki