A'râf Suresi 135. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
A'râf Suresi 206 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 39. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 151 sayfa numarasında yer almaktadır.
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الرِّجْزَ اِلٰٓى اَجَلٍ هُمْ بَالِغُوهُ اِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 151
Sayfa 151
İlgili Sure
A'râf Suresi
A'râf Suresi
Önceki
A'râf Suresi 134. Ayet
A'râf Suresi 134. Ayet
Sonraki
A'râf Suresi 136. Ayet
A'râf Suresi 136. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Ama ne zaman ki, sözlerini yerine getirebilecekleri kadar bir zaman verip de, bu azabı kendilerinden kaldırsak, hemen verdikleri sözden geri dönerlerdi. |
Abdullah Parlıyan | Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler. |
Adem Uğur | Kendilerine verdiğimiz mühlet sona erene kadar onlardan bu azabı kaldırdığımızda, bir de bakarsın ki onlar yine sözlerinden dönmüşler! |
Ahmed Hulusi | Biz, erişecekleri bir vakte, denizde boğulmalarına kadar, bir müddet, onlardan azâbı kaldırınca, derhal yeminlerini bozdular. |
Ahmet Tekin | Üzerlerinden, erişecekleri belli bir zamana kadar o felaketi kaldırdığımızda onlar derhal sözlerinden dönüyorlardı. |
Ahmet Varol | Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular. |
Ali Bulaç | Vaktaki (azaba) erişecekleri bir müddete kadar üzerlerinden biz azabı kaldırdık, hemen yeminlerini bozdular. |
Ali Fikri Yavuz | Biz verdikleri sözü yerine getirebilecekleri bir süre için musibeti üzerlerinden kaldırınca da, sözlerinden hemen dönüveriyorlardı. |
Ali Ünal | Ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler. |
Bayraktar Bayraklı | Azabi nasil olsa sonuna gelecekleri bir muddet icin uzerlerinden kaldirinca, hemen sozlerinden cayiyorlardi. |
Bekir Sadak | Ne vakit ki, erişecekleri (mukadder) süreye kadar azabı kendilerinden kaldırdık, bir de ne bakarsın yeminlerini yerine getirmiyorlardı. |
Celal Yıldırım | Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye (boğulma vaktine) kadar, o iğrenç azabı üzerlerinden kaldırdık, onlar yine yeminlerini bozdular (sözlerine durmadılar). |
Cemal Külünkoğlu | Fakat erişecekleri bir süreye kadar biz azabı üzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar. |
Diyanet İşleri | Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden cayıyorlardı. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler. |
Diyanet Vakfı | Onları söz konusu felaketlerden herhangi bir süre için kurtarınca da sözlerinden dönüyorlardı. |
Edip Yüksel | Ne zaman ki, belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdık, derhal yeminlerini bozdular. |
Elmalılı ( Sade ) | Erişecekleri belirli bir süreye kadar azabı kendilerinden sıyırdığımız zaman, derhal yeminlerini bozdular. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Vaktaki irişecekleri bir müddete kadar azâbı kendilerinden sıyırdık derhal yeminlerini bozdular |
Elmalılı Hamdi Yazır | Ne zaman ki onların erişebilecekleri bir ecele kadar o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular. |
Gültekin Onan | Erişebilecekleri bir süreye kadar azabı kendilerinden giderince derhal ahitlerini bozdular. |
Harun Yıldırım | Vaktaki biz, kendilerinin erişecekleri bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik, bir de ne bakarsın: Onlar yeminlerini bozuyorlar bile. |
Hasan Basri Çantay | Nihâyet onların kendisine erişici oldukları bir vakte kadar (biz) kendilerindenazâbı kaldırınca, onlar hemen yeminlerini bozdular. |
Hayrat Neşriyat | Onların erişecekleri bir süreye kadar azabı üzerlerinden kaldırınca; bir de bakarsın, onlar sözlerinden cayıyorlardı. |
İbni Kesir | Onlardan belaları bir vakte kadar kaldırdığımızda, huzura kavuştular ve hemen verdikleri sözleri bozdular. |
İlyas Yorulmaz | Azabı belli bir müddet için (iman etmeleri şartıyla) üzerlerinden kaldırınca, o müddete eriştiklerinde hemen sözlerinden caydılar. |
İnsan Dergisi | Fakat başlarındaki azabı —geçici bir süre için— kaldırdığımız anda, hemen verdikleri sözden cayıveriyorlardı. |
Kadri Çelik | Ama ne zaman ki sözlerini gereğince yerine getirmeleri için kendilerine süre verip de bu musibeti üzerlerinden kaldırsak, (hemen) sözlerinden geri dönerlerdi. |
Mahmut Kısa | Uğrayacakları son belâya dek üstlerine çöken musîbeti giderdik mi derhal yeminlerini bozuyorlardı. |
Muhammed Esed | Fakat ne zaman sözlerini gerçekleştirmeye yetecek bir süre musibeti kaldırsak, her seferinde gerisin geri sözlerinden dönerlerdi. |
Mustafa İslamoğlu | Vaktâ ki onların erişecekleri bir müddete kadar kendilerinden azabı açıverdik. Onlar derhal yeminlerini bozar oldular. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Biz onlardan, geçinecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler. |
Ömer Öngüt | Onlardan azabı, onlara ulaşacak belirli bir süreye kadar kaldırdığımız zaman; onlar verdikleri sözü o an bozuyorlardı. |
Şaban Piriş | Üzerlerinden bir süre için cezayı kaldırdığımız zaman, hemen yeminlerini/sözlerini bozmaya başladılar. |
Sadık Türkmen | Fakat o azabı günün birinde dolduracakları belirli bir sürenin sonuna kadar başlarından savar- savmaz hemen sözlerinden dönüverdiler. |
Seyyid Kutub | Biz, geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırınca da yeminlerinden döndüler. |
Suat Yıldırım | Biz onlardan, geçirecekleri bir süreye kadar azâbı kaldırınca, hemen yeminlerini bozmağa başladılar. |
Süleyman Ateş | Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip gideriverdik, onlar yine andlarını bozdular. |
Süleymaniye Vakfı | Her afeti üzerlerinden bir süre için kaldırınca, anında sözlerinden dönüyorlardı. |
Tefhim-ul Kuran | Erişecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdığımızda ise sözlerinden dönerlerdi. |
Ümit Şimşek | Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda, hemen yeminlerini bozdular. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ne zaman ki onların erişebilecekleri belli bir süreye kadar o azabı onlardan kaldırıp-gideriverdik, onlar hemen andlarını bozdular. |
Sureler
Sayfa 151
Mushaf
Mushaf
A'râf Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
A'râf Suresi 134. Ayet
Önceki
Önceki
A'râf Suresi 136. Ayet
Sonraki
Sonraki