A'râf Suresi 108. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
A'râf Suresi 206 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 39. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 151 sayfa numarasında yer almaktadır.
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
Sureler
Mushaf
Sayfa 151
Sayfa 151
İlgili Sure
A'râf Suresi
A'râf Suresi
Önceki
A'râf Suresi 107. Ayet
A'râf Suresi 107. Ayet
Sonraki
A'râf Suresi 109. Ayet
A'râf Suresi 109. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Elini koynundan çıkardı, ne görsünler bembeyaz, pırıl pırıl parlıyor. |
Abdullah Parlıyan | Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi. |
Adem Uğur | Ve (Musa) elini çekip çıkardı, birden o (el) parlayan beyaz ışık hâlinde göründü! |
Ahmed Hulusi | Mûsâ elini koynundan çıkardı. Eli bembeyaz, ışıl ışıl olmuştu. Bakanların gözünü kamaştırıyordu. |
Ahmet Tekin | Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi. |
Ahmet Varol | (Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi). |
Ali Bulaç | Bir de elini (koynundan) çıkardı ki, ne görsünler; seyredenlere, eli bembeyaz ışık saçıyor. |
Ali Fikri Yavuz | Sonra, (koynuna götürdüğü) sağ elini de sıyırıp çıkarıverdi; o da, orada bulunan herkesin hayret dolu bakışları altında bembeyaz ve parlak mı parlaktı! |
Ali Ünal | Elini çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi. |
Bayraktar Bayraklı | (107-10) 8 Musa, asasini yere atar atmaz apacik bir yilan oluverdi; elini cikardi, bakanlar bembeyaz oldugunu gorduler. * |
Bekir Sadak | Ve elini (koynuna sokup) çıkarıverdi de o, bakanlara bembeyaz (ışık saçan, pırıl pırıl) oluverdi. |
Celal Yıldırım | Ve elini (koynuna sokup) çıkardı ki, bir de ne görsünler o, bakan kimseler için parlak ve ışık saçan bir el haline gelmiş! |
Cemal Külünkoğlu | Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş. |
Diyanet İşleri | (107-108) Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi. |
Diyanet Vakfı | Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi. |
Edip Yüksel | Ve Musa elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu. |
Elmalılı ( Sade ) | Elini sıyırıp çıkardı, ne baksın; o seyredenlere ışık saçan bembeyaz bir el! |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor |
Elmalılı Hamdi Yazır | (Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi). |
Gültekin Onan | Elini çıkardı, o da hemen bakanlara bembeyaz parlayıverdi. |
Harun Yıldırım | Elini çıkardı. Ne görsünler: O da temâşâ edenlere (ışıklar saçan) bembeyaz (bir el). |
Hasan Basri Çantay | Ve elini (koynundan) çıkardı, bir de ne görsünler, o da bakanlara bembeyaz (nûr saçan bir el)! |
Hayrat Neşriyat | Elini çıkardı, ne görsün; o da bakanlara bembeyaz. |
İbni Kesir | Elini koynundan çekince, bakanlar elinin bembeyaz olduğunu gördü. |
İlyas Yorulmaz | Elini çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz (oluverdi)! |
İnsan Dergisi | Ve elini koynuna sokup çıkardı; bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, şimdi görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz! Böylece Firavunun ve adamlarının, Musa'nın doğru söylediğine dair en ufak bir kuşkuları kalmadı. Fakat kibir ve ihtirasları onları imandan alıkoydu. Bu yüzden Musa'nın davetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar: |
Kadri Çelik | Ve (sonra) elini yukarı kaldırdı: Oo! Bir de baktılar, bembeyaz, ışıl ışıl! |
Mahmut Kısa | Elini koltuğuna sokup çıkarınca bakanlar gördüler ki bembeyaz, parıl-parıl parlayan bir el. |
Muhammed Esed | Ve elini çıkardı: Bir de baktılar ki, göz kamaştırıcı bir parlaklık! |
Mustafa İslamoğlu | Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Ve elini çıkardı. Bir de ne görsünler! O da bakanlara bembeyaz görünüyor! |
Ömer Öngüt | Elini koynuna soktu. O şimdi bakanların (gözünü kamaştıran) bembeyaz bir el idi |
Şaban Piriş | Elini çıkardı, o da ne?! Bakanlar için parlayan bembeyaz bir şey! |
Sadık Türkmen | Ve elini yeninin altından çıkardı, bakanlar onun ak bir parıltı saçtığını gördüler. |
Seyyid Kutub | (107-108) Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! |
Suat Yıldırım | Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu. |
Süleyman Ateş | (Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi) . |
Süleymaniye Vakfı | Elini çıkardı, ona bakanlar için bembeyaz oluverdi. |
Tefhim-ul Kuran | Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı. |
Ümit Şimşek | Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ve elini (koynundan) çıkardı, o da anında bakanlara bembeyaz (oluverdi). |
Sureler
Sayfa 151
Mushaf
Mushaf
A'râf Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
A'râf Suresi 107. Ayet
Önceki
Önceki
A'râf Suresi 109. Ayet
Sonraki
Sonraki