Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 212
26. Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de daha fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara leke bulaşır ne de bir zillet. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar, orada süreli kalacaklardır. [194]
27. Kötülük kazananlara ise kötülüklerine denk ceza vardır. Fakat yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'ın azabından kurtaracak kimse yoktur. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürümüştür. İşte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada süreli kalacaklardır.
28. O gün onları bir araya topladıktan sonra, şirk koşanlara, “Haydi siz ve ortak koştuklarınız, yerlerinize!” deriz. Artık aralarını açmışızdır. Koştukları ortaklar, “Siz sadece bize tapmıyordunuz ki” derler.
29. “Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz ki biz sizin bize tapmanızdan tamamen habersizdik.”
30. İşte orada herkes, geçmişte yaptıklarını karşısında bulur. Artık onlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler ve uydurdukları şeyler, kendilerinden kaybolup gider.
31. De ki: “Size gökten ve yerden kim rızık veriyor, ya da gözleri ve kulakları yaratan, koruyan kim? Kim çıkarıyor ölüden diriyi ve kim çıkarıyor diriden ölüyü? İşi kim idare ediyor?” Hemen “Allah” diyecekler. De ki: “Hâlâ sakınmıyor musunuz?”
32. İşte O, gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Artık haktan sonra sapıklıktan ne kalır ki? O halde nasıl döndürülüyorsunuz?
33. İşte böylece Rabbinin, yoldan çıkanlar hakkındaki “Onlar inanmazlar” sözü gerçekleşmiş oldu.