Âl-i İmrân Suresi 171. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Âl-i İmrân Suresi 200 ayettir. Nüzulü Medine'de olup 89. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 50 sayfa numarasında yer almaktadır.
يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُؤْمِن۪ينَۚۛ ۟
Sureler
Mushaf
Sayfa 50
Sayfa 50
İlgili Sure
Âl-i İmrân Suresi
Âl-i İmrân Suresi
Önceki
Âl-i İmrân Suresi 170. Ayet
Âl-i İmrân Suresi 170. Ayet
Sonraki
Âl-i İmrân Suresi 172. Ayet
Âl-i İmrân Suresi 172. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Allah'ın nimet ve ikramıyla ve bir de Allah'ın, inananların hak ettiği ödülü zayi etmeyeceği gerçeğini müjdeleyerek sevinirler. |
Abdullah Parlıyan | Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. |
Adem Uğur | Allâh'ın üzerlerinde açığa çıkan nimetini ve fazlını ve de iman edenlerin yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını müjdelemek isterler. |
Ahmed Hulusi | Onlar Allah’tan gelen nimet ve lütfun, Allah’ın, mü’minlerin mükâfatını zâyi etmeyeceği müjdesinin sevincini duymaktadırlar. |
Ahmet Tekin | Allah'tan olan bir nimet, lütuf ve Allah'ın mü'minlerin ecirlerini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler. |
Ahmet Varol | Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler. |
Ali Bulaç | Onlar, Allah’dan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsan sebebiyle sevinirler ve müminlerin mükâfatını Allah’ın zayi etmediği neş’esi içinde bulunurlar. |
Ali Fikri Yavuz | Sevinmektedirler Allah katından (gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve kimsenin aklından geçmemiş) nimetler ve fazladan bol bol ihsanla; ayrıca, mü’minlerin mükâfatını Allah’ın asla zayi etmeyeceği müjdesiyle. |
Ali Ünal | Onlar Allah'tan gelecek olan nimet ve keremin, Allah'ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içinde olacaklardır. |
Bayraktar Bayraklı | Onlar Allah'tan olan bir nimeti, bollugu ve Allah'in, muminlerin ecrini zayi etmiyecegini mujdelemek isterler. * |
Bekir Sadak | Onlar Allah'tan gelen bir nîmeti, fazl-u keremi ve Allah'ın mü'minlerin mükâfatını zay'etmiyeceğini de müjdeliyerek ferahlık duyarlar. |
Celal Yıldırım | Onlar Allah'ın nimeti ve lütfu ile ve Allah'ın müminlere olan mükâfatını zayi etmeyeceği müjdesiyle de sevinirler. |
Cemal Külünkoğlu | (Şehitler) Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler. |
Diyanet İşleri | Onlar Allah'tan olan bir nimeti, bolluğu ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. |
Diyanet Vakfı | ALLAH'ın bol nimetini ve ALLAH'ın inananların ödülünü yitirmeyeceği gerçeğini müjdelemek isterler |
Edip Yüksel | Onlar, Allah'ın nimetini, keremini ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelerler. |
Elmalılı ( Sade ) | Yine onlar, Allah'ın bir nimeti, bir lütfu ile ve Allah'ın, müminlerin mükafatını zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Allahın bir ni'metini bir de fazlını ve Allah mü'minlerin ecrini zayi' etmiyeceğini istibşar ederler |
Elmalılı Hamdi Yazır | Onlar, Tanrı'dan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Tanrı'nın inançlıların ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler. |
Gültekin Onan | Onlar, Allah’ın nimetini ve fazlını ayrıca Allah’ın mü’minlerin ecrini elbette zayi etmeyeceğini de müjdelemek isterler. |
Harun Yıldırım | Onlar Allahdan (gelen) bir ni'metle, (hattâ) daha fazlasıyle ve Allanın, mü'minlere olan mükâfatını zaayi etmeyeceği müjdesiyle de sevinirler. |
Hasan Basri Çantay | (Onlar) Allah’dan (gelen) bir ni'meti ve bir ihsânı ve şübhesiz Allah’ın, mü’minlerin mükâfâtını zâyi' etmeyeceğini (de) müjdelemek isterler. |
Hayrat Neşriyat | Onlar Allah'tan gelen bir nimet ve kerem ile ve Allah'ın mü'minlerin mükafatını zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler. |
İbni Kesir | Onlar, Allah'ın verdiği nimetler ve lütfundan bağışladıkları ile (henüz hayatta olanları) müjdeleme isteği duyarlar. Allah inananların hak ettikleri karşılığı zayi etmez. |
İlyas Yorulmaz | Onlar Allah'tan olan nimet ve bol bağışa sevinirler ve şüphesiz Allah iman edenlerin ecrini asla zayi etmez. |
İnsan Dergisi | Evet; Allah'ın şehitler için hazırladığı muhteşem lütuf ve nimetlerini onlara haber vermek ve Allah'ın, inananların çabalarını boşa çıkarmadığını, onların mükâfatını asla zayi etmediğini müjdelemek isterler. Kureyş ordusu, Uhud Savaşı'nın ardından Mekke'ye dönmek üzere yola çıkmış, fakat yolda karar değiştirerek Müslümanları topyekün imha etmek üzere yeniden Medine'ye yönelmişti. Bu sırada Peygamber (sav) de düşmanın geri dönebileceğini tahmin ederek Müslümanlara Kureyş ordusunu takip emrini verdi. Müslümanlar yorgun, bitkin ve yaralı olmalarına rağmen, büyük bir cesaret ve fedakârlık göstererek Peygamber'in çağrısına uydular ve onun komutası altında, Medine yakınlarındaki Hamrâülesed'e kadar gelip burada düşmanı karşılamak üzere beklediler. Kureyş ordusu bunu haber alınca, savaşı göze alamayarak tekrar Mekke'ye doğru hareket etti. Müslümanlar bir süre daha bekleyip düşmanın artık dönmeyeceğinden emin olunca Medine'ye döndüler. Allah, kıyamete kadar gelecek bütün müminlere örnek olması gereken bu fedakârca davranışı överek buyuruyor ki: |
Kadri Çelik | Onlar, Allah katından ulaşan bir lütfu, bir nimeti ve Allah'ın inananların hak ettiği ödülü zayi etmeyeceği (vaadini) müjdelemek isterler. |
Mahmut Kısa | Allah'ın nîmet ve ihsânına nâil olduklarından dolayı sevinç içindedir onlar ve Allah, inananların ecrini zâyi etmez. |
Muhammed Esed | Onlar, Allah'ın nimeti ve keremiyle, Allah'ın mü'minlere ait ecri zayi etmeyeceğini müjdelemeye can atarlar. |
Mustafa İslamoğlu | Ve onlar Allah Teâlâ'dan bir nîmet ile ve bir fazl ile mü'minlerin mükâfaatını Allah Teâlâ'nın elbette zâyi etmeyeceği ile müjdelenip mesrûr bir halde bulunurlar. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Onlar Allah'tan olan nimet ve keremin; Allah'ın müminlerin ecrini zâyi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. |
Ömer Öngüt | Onlar, Allah’ın nimetini ve fazlını ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini de müjdelemek isterler. |
Şaban Piriş | (şehitler/şahit olarak ölenler) Allah’ın nimetine, ikrâmına ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler. |
Sadık Türkmen | Onların sevinci Allah'tan gelen nimet ve lütuf ile O'nun müminlerin mükâfatını kayba uğratmayacağı müjdesinden kaynaklanıyor. |
Seyyid Kutub | Onlar Allah’ın nimeti ve lütfu ile ve Allah’ın müminlere olan mükâfatını zayi etmeyeceği müjdesiyle de sevinirler. |
Suat Yıldırım | Allâh'ın ni'metine, lutfuna ve Allâh'ın mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler. |
Süleyman Ateş | Onlar, Allah'tan bir nimeti bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler. |
Süleymaniye Vakfı | Allah'ın nimetini ve ikramını, bir de Allah’ın müminlerin ödülünü eksiltmeyeceğini müjdelemek isterler. |
Tefhim-ul Kuran | Onlar, Allah'ın nimetini ve lütfunu, bir de mü'minlerin ecrini Allah'ın asla zayi etmeyeceğini müjdeliyorlar. |
Ümit Şimşek | Allah'tan bir nimeti, bir lütfu ve Allah'ın müminlerin ödülünü vermezlik etmeyeceğini de müjdelerler. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onlar Allah'tan bir nimet, bir fazl-lutuf ile Allah'ın mü'minlerin ecrini-mükafatını zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. |