|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلٰىۙ Yücelt Rabbinin sınırsız şanını! Yüceler Yücesi(nin şanını), |
1 |
|
اَلَّذ۪ي خَلَقَ فَسَوّٰىۙۖ O ki, (her şeyi) yaratmakta ve amacına uygun şekiller vermektedir; |
2 |
|
وَالَّذ۪ي قَدَّرَ فَهَدٰىۙۖ O ki, (bütün mevcudatın) tabiatını belirlemekte ve onu (hedefine doğru) yöneltmektedir; |
3 |
|
وَالَّـذ۪ٓي اَخْرَجَ الْمَرْعٰىۙۖ O ki, yeşil ot(lar)ı çıkarmakta, |
4 |
|
فَجَعَلَهُ غُثَٓاءً اَحْوٰىۜ ve sonra on(lar)ı kara, kavruk kök haline getirmektedir! |
5 |
|
سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنْسٰىۙ Biz sana öğreteceğiz ve (öğrendiklerinden hiçbirini) unutmayacaksın, |
6 |
|
اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفٰىۜ Allah'ın (unutmanı) diledikleri hariç; çünkü, (yalnız) O'dur (insanın) kavrayışına açık olan her şeyi ve (ondan) gizli olanları bilen. |
7 |
|
وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰىۚ Biz, (böylece) (nihai) huzura ve rahatlığa giden yolu senin için kolaylaştıracağız. |
8 |
|
فَذَكِّرْ اِنْ نَفَعَتِ الذِّكْرٰىۜ O halde, (hakikati başkalarına) hatırlat, bu hatırlatma ister fayda ver(iyor görün)sün, (ister görünmesin). |
9 |
|
سَيَذَّكَّرُ مَنْ يَخْشٰىۙ (Allah'tan) korkan, düşünüp ondan ders alır, |
10 |
|
وَيَتَجَنَّبُهَا الْاَشْقٰىۙ ona yabancılaşan ise bir zavallı biçare olarak kalır; |
11 |
|
اَلَّذ۪ي يَصْلَى النَّارَ الْـكُبْرٰىۚ böylesi, (öteki dünyada) büyük ateşe atılacak |
12 |
|
ثُمَّ لَا يَمُوتُ ف۪يهَا وَلَا يَحْيٰىۜ ve orada ne ölecektir ne de diri kalacak. |
13 |
|
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ (Bu dünyada) arınmayı başaran ise, (öteki dünyada) mutluluğa ulaşır, |
14 |
|
وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّه۪ فَصَلّٰىۜ ki böylesi, Rabbinin ismini hatırlayan ve (O'na) ibadet edendir. |
15 |
|
بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۘ Ama hayır, (ey insanlar,) siz bu dünya hayatını tercih edersiniz, |
16 |
|
وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْـقٰىۜ oysa gelecek hayat daha iyi ve daha kalıcıdır. |
17 |
|
اِنَّ هٰذَا لَفِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰىۙ Gerçek şu ki, (bütün) bunlar, geçmiş vahiylerde (bildirilmiş)tir. |
18 |
|
صُحُفِ اِبْرٰه۪يمَ وَمُوسٰى İbrahim ve Musa'ya indirilen vahiylerde. |
19 |