|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ Andolsun, dörtnala düşman üzerine, savaşa giden süvarilere, çatlarcasına, soluk soluğa koşarak hücum eden atlara! |
1 |
|
فَالْمُـورِيَاتِ قَـدْحاًۙ Andolsun, ateş gücü yüksek birliklere, ateş yağdıran, alev saçan silahlara! |
2 |
|
فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحاًۙ Andolsun, düşman üzerine, düşman ordularına sabaha karşı baskın veren yiğitlere, baskına katılan atlara! |
3 |
|
فَاَثَرْنَ بِه۪ نَقْعاًۙ Andolsun, sabaha karşı nâralar, at kişnemeleri, kılıç şakırtıları, silah sesleri, top gürlemeleri, bombalarla ortalığı toz dumana katanlara! |
4 |
|
فَوَسَطْنَ بِه۪ جَمْعاًۙ Andolsun, toz duman arasında düşman birliklerinin merkezine dalanlara, düşman hatlarını yaranlara! |
5 |
|
اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّه۪ لَكَنُودٌۚ İnsan Rabbinin nimetlerine karşı, kesinlikle çok nankör davranır! |
6 |
|
وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَه۪يدٌۚ Bu konuda, kendisi de devamlı şâhittir. |
7 |
|
وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ İnsan, kendi tercihlerine, menfaatine, mal sevgisine de aşırı düşkündür. |
8 |
|
اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِۙ Kabirlerdekiler fırlatılacağı zaman, hâlâ, halinin ne olacağını kestiremiyor mu? |
9 |
|
وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِۙ Gönüllerdekiler, sırlar ortaya konduğu zaman, hâlâ, halinin ne olacağını düşünemiyor mu? |
10 |
|
اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَب۪يرٌ İşte o gün, Rableri, onların gizli-açık bütün yaptıklarından haberdardır. |
11 |