Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Surat astı ve yüz çevirdi.
2 Yanına o kör geldi diye.
3 Ne bilirsin sen, belki o arınacak?
4 Ya da hatırlayıp kendine gelecek ve böylece bu hatırlama kendisine yarar sağlayacak?
5 Ama kendini müstağni gören kimse olunca.
6 Sen ona yönelip ilgilenirsin.
7 Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var?
8 Ama koşarak sana gelen ise.
9 (Allah'tan) Haşyet duyarak gelmişken.
10 Sen onun yerine başkasıyla ilgileniyorsun.
11 Hayır! Çünkü o (Kur'an), bir hatırlatmadır.
12 Artık dileyen, onu hatırlayıp kendine gelir.
13 O (Kur'an) yüce sahifelerdedir.
14 Yüceltilmiş, tertemiz kılınmıştır.
15 Kâtiplerin ellerindedir.
16 (Ki onlar,) Yüceler ve iyilerdir.
17 Kahrolası insan, ne kadar da nankördür?
18 (Allah,) Onu hangi şeyden yarattı?
19 Bir damla sudan yarattı da biçime koydu.
20 Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21 Sonra da onu öldürdü de kabre koydu.
22 Sonra dilediği zaman onu diriltir.
23 Hayır! İnsan hala Allah'ın emrettiğini yerine getirmiş değil.
24 Bir de insan, yediğine bir bakıversin!
25 Hiç şüphe yok biz, suyu döktükçe döktük!
26 Sonra yeri de yardıkça yardık.
27 Böylece onda bitirdik taneler.
28 Üzümler, sebzeler.
29 Zeytinler, hurmalar.
30 Sık ve bol ağaçlı bahçeler.
31 Meyveler ve otlaklıklar.
32 Size ve hayvanlarınıza bir yarar olmak üzere.
33 Fakat kulakları sağır eden o ses geldiğinde.
34 Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar.
35 Annesinden ve babasından.
36 Eşinden ve çocuklarından.
37 O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır.
38 O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır.
39 Güleç ve sevinç içindedir.
40 O gün üzerini (hüzünden sanki) toz bürümüş yüzler vardır.
41 Karanlıklar bürümüştür onları.
42 İşte bunlar kâfir olanlar, yoldan çıkanlardır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ 1
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ 2
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ 3
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ 4
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ 5
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ 6
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ 7
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ 8
وَهُوَ يَخْشٰىۙ 9
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ 10
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ 11
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ 12
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ 13
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ 14
بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ 15
كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ 16
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ 17
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ 18
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ 19
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ 20
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ 21
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ 22
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ 23
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ 24
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَباًّۙ 25
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقاًّۙ 26
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَباًّۙ 27
وَعِنَباً وَقَضْباًۙ 28
وَزَيْتُوناً وَنَخْلاًۙ 29
وَحَدَٓائِقَ غُلْباًۙ 30
وَفَاكِهَةً وَاَباًّۙ 31
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ 32
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ 33
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ 34
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ 35
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ 36
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ 37
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ 38
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ 39
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ 40
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ 41
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ 42
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ
Surat astı ve yüz çevirdi.
1
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ
Yanına o kör geldi diye.
2
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ
Ne bilirsin sen, belki o arınacak?
3
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ
Ya da hatırlayıp kendine gelecek ve böylece bu hatırlama kendisine yarar sağlayacak?
4
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ
Ama kendini müstağni gören kimse olunca.
5
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ
Sen ona yönelip ilgilenirsin.
6
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ
Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var?
7
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ
Ama koşarak sana gelen ise.
8
وَهُوَ يَخْشٰىۙ
(Allah'tan) Haşyet duyarak gelmişken.
9
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ
Sen onun yerine başkasıyla ilgileniyorsun.
10
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ
Hayır! Çünkü o (Kur'an), bir hatırlatmadır.
11
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ
Artık dileyen, onu hatırlayıp kendine gelir.
12
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ
O (Kur'an) yüce sahifelerdedir.
13
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ
Yüceltilmiş, tertemiz kılınmıştır.
14
بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ
Kâtiplerin ellerindedir.
15
كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ
(Ki onlar,) Yüceler ve iyilerdir.
16
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ
Kahrolası insan, ne kadar da nankördür?
17
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ
(Allah,) Onu hangi şeyden yarattı?
18
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Bir damla sudan yarattı da biçime koydu.
19
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
20
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ
Sonra da onu öldürdü de kabre koydu.
21
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ
Sonra dilediği zaman onu diriltir.
22
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ
Hayır! İnsan hala Allah'ın emrettiğini yerine getirmiş değil.
23
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ
Bir de insan, yediğine bir bakıversin!
24
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَباًّۙ
Hiç şüphe yok biz, suyu döktükçe döktük!
25
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقاًّۙ
Sonra yeri de yardıkça yardık.
26
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَباًّۙ
Böylece onda bitirdik taneler.
27
وَعِنَباً وَقَضْباًۙ
Üzümler, sebzeler.
28
وَزَيْتُوناً وَنَخْلاًۙ
Zeytinler, hurmalar.
29
وَحَدَٓائِقَ غُلْباًۙ
Sık ve bol ağaçlı bahçeler.
30
وَفَاكِهَةً وَاَباًّۙ
Meyveler ve otlaklıklar.
31
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Size ve hayvanlarınıza bir yarar olmak üzere.
32
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ
Fakat kulakları sağır eden o ses geldiğinde.
33
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ
Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar.
34
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ
Annesinden ve babasından.
35
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ
Eşinden ve çocuklarından.
36
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ
O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır.
37
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ
O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır.
38
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ
Güleç ve sevinç içindedir.
39
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ
O gün üzerini (hüzünden sanki) toz bürümüş yüzler vardır.
40
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ
Karanlıklar bürümüştür onları.
41
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
İşte bunlar kâfir olanlar, yoldan çıkanlardır.
42

Sureler

Mealler